Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DÖNGÜLERE HAPSEDİLMEK

Sınırlar içinde kalmayı doğallaştırmak,yada özneye bilinçli olarak yaşatılan özgür irade yanılgısı, Bumerang gibi basit bir örnekle başlamak gerekirse,öznenin yapısı gereği hareketin döngüselleşmesine en güzel örneklerden birini oluşturur.Tüm atılım aynı noktaya geri dönmeye odaklanmıştır. Bir hareketi sınırlandırmanın yolları incelenecek olursa bunlardan ilki belirlenen sınıra ulaşan hareketi durdurmaktır.En bilinen örneği futbol sahasının kenarlarında bulunan reklam tabelalarıdır.Belirli ürünlerin tanıtımlarının yapıldığı bu tabelaların esas görevi/anlamı (futbol oyunu bağlamı içinde) oyun kurallarına göre dışarı çıkan topun hareketini durdurmaktır.Ceza sahası çizgisi kabul edilen varsayımsal bir çizgi iken reklam tabelaları fiili bir engel arz ederler.Top kendisine uygulanan kuvvet sonucu oyunun varsayımsal alanını terk ederek çizgiyi geçer,çizgiyi geçen top hala oyun akışı içindedir.Topun oyun akışı içinde gidebileceği son sınırı reklam tabelaları oluşturur.Onlara çarpa

THE ANT & THE GRASSHOPPER

'' Karınca gibi ezilmek,yada ordan oraya zıplayarak geçen bir yazın sonuda ölmek.'' Bilinen adıyla ağustos böceği ve karınca,kısaca hatırlatmak gerekirse yaz boyunca kış için hazırlık yapan karınca ile sıcak havaları eğlenmek ve güzel vakit geçirmek için harcayan ağustos böceğinin hikayesini anlatır.Hikayenin sonuda kış gelir ve karınca gibi çalışkan olmayan ağustos böceği hazırlık yapmadığı için açlıktan ölür. Hikayede iki belirğin öğe vardır, İstifçilik temelli bir çalışkanlık  İyi vakit geçirme temelli bir tembellik Dünyaya ne için geldiniz? Bir çok yaşayanın kendine sormadığı yada cevap bulamadığı efsanevi soru?Hayatın anlamı nedir? Felsefi olarak ontolojinin alanına girmek bizi muzzam bir kısır döngüye sokacaktır.Onun yerine olayın sebebinden çok olaya odaklı bir cevaba ulaşmak bu hikaye bağlamında daha mantıklı yada olanaklı olacaktır. Toplum hayatında geçisimizden yada büyük gruplar içinde yaşamayı kabullenişimizden bu yan

UÇURUM

'' Uzun süre uçuruma bakarsan uçurumda sana bakar' 'Nietzsche Yüksek bir yerden şehre baktığınızı düşünün,binalar,yollar,arabalar,insanlar,daha uzakta dağlar,yukarda mavi gökyüzü ve bulutlar.Orada öylece durup sadece seyrediyorsunuz. Tam bir eylemsizlik hali, Bu seyir hali size ulaşan her bilyorum gi ile sizde değişime sebep oluyor,her yeni bilgi bir nöron ateşlenmesi ve bağlantılı ağların aktif hale gelmesi.Bilişsel sisteminiz sürekli bir geri çağırma aktivitesi ile sizin bu kendi içinde akışkan ama bir o kadar durağan manzarayı yorumlamanızı sağlamaya çalışıyor.Eylemsizliğiniz kendi içinizde muzaam düzeye çıkmış bir beyin aktivitesi içeriyor.Siz baktıkça detaylar derinleşiyor,araçlar ve insanlar hareketleniyor,bulutlar hava akımı yönünde yavaş yavaş ilerliyor.Binalar birbirinden şekilleriyle ve renkleriyle ayrılmaya başlıyor.Bulutlar anlam kazanıyor.İlk baştaki sıradan manzara sıradan olmaktan yavaş yavaş çıkıyor.Ama o kadar çok eleman var ki tümünü ka