Ana içeriğe atla

DÖNGÜLERE HAPSEDİLMEK






Sınırlar içinde kalmayı doğallaştırmak,yada özneye bilinçli olarak yaşatılan özgür irade yanılgısı,

Bumerang gibi basit bir örnekle başlamak gerekirse,öznenin yapısı gereği hareketin döngüselleşmesine en güzel örneklerden birini oluşturur.Tüm atılım aynı noktaya geri dönmeye odaklanmıştır.

Bir hareketi sınırlandırmanın yolları incelenecek olursa bunlardan ilki belirlenen sınıra ulaşan hareketi durdurmaktır.En bilinen örneği futbol sahasının kenarlarında bulunan reklam tabelalarıdır.Belirli ürünlerin tanıtımlarının yapıldığı bu tabelaların esas görevi/anlamı (futbol oyunu bağlamı içinde) oyun kurallarına göre dışarı çıkan topun hareketini durdurmaktır.Ceza sahası çizgisi kabul edilen varsayımsal bir çizgi iken reklam tabelaları fiili bir engel arz ederler.Top kendisine uygulanan kuvvet sonucu oyunun varsayımsal alanını terk ederek çizgiyi geçer,çizgiyi geçen top hala oyun akışı içindedir.Topun oyun akışı içinde gidebileceği son sınırı reklam tabelaları oluşturur.Onlara çarpan topun hareketi son bulur.Bu durumda ceza sahası çizgilerinin dışı oyuna dahildir ancak tabelaların ötesi oyuna dahil değildir.Oyunun fiilen son bulmasının istendiği nokta tabelalardır.Reklam tabelaları sadece topu değil oyunun varsayımsallığınıda sınırlar.Oyuna dahil olanlar tabelaların önünde yer alırken oyuna dahil olmayacak olanlar tabelaların gerisinde yer alır.Hareket içe ve dışa dönük oluşturulmuş bir engel ile sınırlanır.

Hareketi sınırlandırmanın bir diğer yolu belirlenen alan dışında hareketin varoluş imkanını ortadan kaldırmaktır.Hareketi durdurmaktan farklı olarak hareketi yok etme girişimi sözkonusudur.Ülke sınırlarına döşenen mayınlar bu duruma bir örnek oluşturabilir.Mayının varoluş bilgisi hareketin özne tarafından durdurulmasına yöneliktir.Ancak mayın işlevsel olarak özne ile özdeşik olan hareketi yok etmeye yöneliktir.Bahçesine kaçan topu patlatan/yada çocuklara geri vermeyen adamlar gibi düşünebilirsiniz bunu.Çocuklar topun bahçeye kaçtıktan sonra patlatılacağını yada kendilerine geri verilmeyeceğini bildikleri için oyunlarını buna göre şekillendiriller.Tıpkı bir sınır içinde yaşayan insanlar gibi,sınırı geçmek yok olmak anlamına gelmektedir.Ancak bu fiil yinede gerçekleşirse hareket/özne durdurulmaz yok edilir.Sahanın dışına çıkan topu patlatmak gibi.Hareketin sonucunda ortaya çıkacak durum hareketin başlangıcını şekillendirir.Dışarı çıktığında patlatılacağını bildiği topa vuran futbolcu ile reklam tabelalarına çarpıp geri döneceğini bile futbolcu arasında hareketi başlatma eylemi konusunda farklılık oluşacaktır.


Her iki sınırlama fiilide hareketin devamlılığından daha fazla bir güçle gerçekleştirilebilir.Tüm stadın çevresini reklam tabelaları ile çevirmeniz yada tüm sınır hattına mayın döşemeniz gerekir.Her iki durumda hareketin belirlenen sınırın dışına çıkma riski bulunmaktadır.

Hareketi mutlak biçimde sınırlamanın yolu onun öznel olarak kontrolüdür.Ceza sahasının dışına çıktığında duran bir top,yada sınır hattının dışına çıkma isteği taşımayan insanlar gibi.

Hareket ile özdeşik olan öznenin  hareketi sizin iradenize göre şekillendirmesi.

Eski yılan oyununda(snake)çerçeveleri kaldırdığınızda yılan ekranın bir tarafından dışarı çıkar diğer ucundan içeri girerdi.Aynı şeyi futbol topuna uyguladığınızı düşündüğünüzde sahanı dışına çıkan top başka bir yerden sahanın içine girecektir ve aslında hiçbir zaman sahanın dışına çıkmış olmayacaktır.Sahanın dışına çıkma özgürlüğü elinden alınmıştır.Oyunda kalma döngüsü içine sokulmuştur.Dışarı çıkış noktası aynı zamanda içeri giriş noktasıdır.Oyun döngüsüne giren top oyun alanında kalıyor,hareket sonucu oyun alanının dışınayöneliyor çıktığı an tekrar yeni bir döngü ile oyun alanının içine geri dönüyor.

Freddy Krueger'ın insanları rüyalarında hapsettiği döngüsellik gibi çıkışı aslında girişi olan mükemmel bir hapishane.

Şimdi bu hapishanenin nasıl çalıştığına bakarsak,mutlaka önceden varolmayan bir başlangıç noktası içeriyor.Başlangıcın ardından hareket/özne üzerinde bir kontrol yok,hatta özne üzerinde hiçbir kontrol yok.özne tüm seçimlerini kendisi yapabilmekte.Öznenin hareketleri sınıra ulaştığında başlangıç noktasına geri dönülüyor.Devamlı oynat seçeneğinde bir video oynatmak gibi.

Döngüsellik varsayımsal hareketi kontrol etmenin en iyi yolunu oluşturur.Filmlerdeki en kötü karakterlerin amacı dünyayı kontrol etmektir.İnsanları kendi ideallerindeki kalıplar içine sokmak.Gerçek hayattada ''kötü'' olarak istenen insanların amacı kendi iradelerini etkin kılmaktır.Yoksa dünyayı yok etmek gibi bir amaç taşımazlar onların amacı dünyayı şekillendirmektir.Birşeyi şekillendirirken onu mevcut şeklinin dışına çıkarmanız yani ona güç uygulamanız gerekir.İnsanları yada toplumları şekillendirmek istediğinizde olduğu gibi onların sınırlarını belirlemek için -sınır gibi görünmeyen şeyler- kullanırsınız.Sınır gibi görünmeyen şeylerin kullanımındaki amaç öznenin iradesine müdehale fikrine kapılmasını önlemektir.Fiili sınırlamadan ziyade sınırlanma tehditi altında olduğu düşüncesi özneyi daha yoğun olarak etkiler.Fiilien sınırlamada özne tehditle karşı karşıya gelmiş ve onu deneyimlemiştir,ancak sınırlanacağı endişesinde deneyimlemediği bir bilinmezlik öznenin daha fazla direnç göstermesine neden olacaktır.Sınıra mayın döşemek örneğini düşünün özne mayınla hiç karşılaşmayacak olsa bile bu onun hareketi üzerinde etkilidir.Sınıra döşenmiş mayın o ülkede yaşayan her vatandaşa yönelmiş bir yok etme tehtidi içerir.Sınır kaçakçılığı yapan insanlar düşünüldüğünde mayın olgusunun mayın olayından daha fazla endişeye yol açtığı görülecektir.

Oysa bir vitrin camı sizde sizi sınırlamak için size karşı güç uygulandığı izlenimi yaratmaz.Şeffaf kırılgan bir madde ile oluşturulmuş naif bir sınırlayıcı.İçerisini görmenizi engelleyen hiçbirşey yok ama aslında var.Giriş için belirli bir yerden geçmek için sizi yönlendirir.Ordan değil başka bir yerden geçmek isteyemezsiniz çünkü o kırılgan cam bunu yapmanızı engeller camın yaptığı şey geçmenizi engellemenin daha ötesinde başka yerden geçme isteğinizi ortadan kaldırmaktır.Bunu çok daha hafifletilmiş bir versiyonu yaya geçitleridir.Yayaların trafikte nereden karşıya geçeceklerini belirleyen ,asfalt üzerine çizilmiş kalın beyaz çizgiler.İradenizi ne kadar kolay şekillendiriyorlar.Kırmızı bir lamba yakıyorlar ve siz yeşil bir lambayı yakmalarını bekliyorsunuz.Neden?Çünkü vitrin camını kırmadığınız ,yaya geçidi dışında bir yerden karşıya geçmeye çalışmadığınız yada yeşil lambanın yanmasını beklediğiniz sürece ''güvende'' olduğunuzu düşünmeniz sağlanıyor.Özneye sen bu sistemin bir parçasısın ve öyle kaldığın sürece güvendesin mesajı veriliyor.Bu durumda toplumdaki düzenin bu kurallar ile sağlandığı iddia edilebilir.Burada tartışılan düzenin kendisidir.Siz hiçbir irade göstermeksizin bir toplumun parçası olarak kabul ediliyor ve onu devamlılığını sağlayan kurallara riayet etmek zorunda bırakılıyorsunuz.

Düşünün evinize yürüyerek giderken 5 tane caddeden karşıya geçmeniz gerekiyor,her caddeden geçişte -sizin ve diğerlerinin-uymak zorunda bırakıldığı kurala riayet etmediğinizde ölüm ve yaralanma riski ile karşı karşıya kalıyorsunuz,bunu çok dışında bunun karşılıklı irade ile olması gerekiyor.Siz kurala uydunuz ve yeşil ışığın yanmasını beklediniz ama karşı taraf beklemedi,size çarptı yaralandınız/öldünüz.Kurallara uysanızda risk altında yaşamak zorundasınız.Yaşadığınız şehirin sokaklarında dolaşan araçlardan çıkan atık gazlar sizi öldürüyor,yada sizin aracınızdan çıkan atık gaz diğerlerine zarar veriyor.Bu durum insanın doğuştan sahip olduğu hakların ihlalini teşkil etmez mi?Bir ev tutuyorsunuz içi önceki kiracılardan kalan pisliklerle dolu,size o pisliklerle beraber nasıl yaşayacağınız öğretiliyor.Evinizin önünden geçen yol oraya ''hareketinde araçlardanfaydalanan'' insanları ulaşımı için yapılmış,sizin aracınız yoksa yada siz araçlardan faydalanmıyorsanız o yol sizi ilgilendirmez o yolun oraya yapılmasına rıza göstemediniz ama o yol size rağmen var.Tıpkı vitrin camının sizin iradeniz dışında varolması gibi.

Bu ve benzeri engeller sizin hareketinizi belirli bir güç kullanarak sınırlamak için vardır.Bunu iki bağlamda gerçekleştirir.Birinci bağlam futbol sahasının kenarında bulunan ceza sahası içgisinde olduğu gibi varsayımsaldır,ikinci bağlam saha kenarında bulunan reklam tabelalarında olduğu gibi fizikidir.Vitrin camı sizin için çok yaklaşılmaması gereken hatta kirlenmemesi için ellenmemesi gereken birşey anlamındadır bu yönüyle öznel bir sınırdır.Ancak fiziki olarakta sizi belirli sınırlar içinde tutarak nesnel bir sınır oluşturur.

Döngüsellik içermeyen bu tip sınırlar öznenin hareketini kaynakta değiştirmeleri nedeni ile gerilim yaratırlar,ancak döngüsellik içeren engeller özneyi bir şeye yönlendirirken bunu öyle olması gerektiğini düşünmesini sağlarlar.

Sabah kaçta kalkarsınız?Haftada kaç gün işe gidersiniz? Ne zaman tatil yaparsınız.?İnsanların ne zaman ne yapacaklarını bilmek yada hangi olaya nasıl tepki vereceklerini bilmek onları kontrol etmelerinin en iyi yoludur.

Mesaiye her sabah 9.00 da başlarsınız,haftaiçi çalışıp haftasonu tatil yaparsınız,yazın deniz kenarına gidersiniz.Havalar ısındığında klima soğduğunda soba alırsınız.Ortalama birinin günün herhangibir saatinde nerede olacağını tahmin etmek hiç zor değildir.Düşünün sizin ne zaman nerede olacağınız bilindiği halde siz kendinizi özgür olarak nitelersiniz.İnsanların hareketlerini onların doğal olarak kabul ettikleri bu döngüler sınırlar ve saat,gün,hafta,ay,yıl döngülerine hapsedilmiş halde yaşamaya çalışırız.Hiç sona ermeyen bir mesai döngüsüne hapsedilirsiniz.Kışlık yiyeceğini biriktirmek için çalışan karınca gibi neden çalıştığı sorulduğunda gelecek yazda hayatta kalıp yine çalışmak için çalıştığı cevabını verecektir büyük olasılıkla.''Çalışmak içi çalışmak'' kutsanmış bir ideal.

Özgür birey doğar,eğitilir,iş bulur,aile kurar,çocuk sahibi olur,doğan çocuk,eğitilir,iş bulur,aile kurar çocuk sahibi olur,doğan çocuk,eğitilir,iş bulur,aile kurar çocuk sahibi olur,doğan çocuk,eğitilir,iş bulur,aile kurar çocuk sahibi olur,doğan çocuk,eğitilir,iş bulur,aile kurar çocuk sahibi olur.....

Varolmadan imzaladığınız bir anlaşma.Canlılık temel olarak sahip olduğu bilgiyi sonraki jenerasyona aktarma yoludur.İçinde bulunduğunuz anın bilgisini bir sonraki ana taşıdığınız sürece ''canlı'' kabul edilirsiniz aynı zamanda da ''var''.

Toplumu yada sistemi oluşturan şey ''İnsan'' dır.Yani tüm bu görünür yada görünür olmayan sınırlayıcılar insanın daha iyi yaşaması için ortaya çıkmıştır.Öncelikle canlı olarak kalması,sonra iyi beslenmesi,daha iyi yerlerde yaşaması,daha mutlu olması vs.Toplum insanı mutlu etmeye evrildiği bu sırada ayrı bir bilinç kazanır.Kendisini oluşturan üyelerin toplamının üstünde bir bilinç,esasta bu bilinç onu oluşturan üyelerin bilincinden ayrı değil onların bilinçleri dahilindedir.Her üye toplum bilincinin çok ufak bir kısmını kendi içinde barındırır.Üyelerin bilinçlerindeki bu ufak parçaların toplamı tek bir kişinin özgür iradesini yönlendirme gücüne dönüşür.Toplumu oluşturan üyelerin ''belirsiz bir bölümü'' kırmızı ışık yandığında hareketlerini durdurmayı kabul ettikleri için diğer üyelerde bu davranışa uyarlar,yine belirsiz bir bölümü yaya kaldırımından karşıya geçmeyi kabul ettikleri için geri kalan bölümü bu davranışa uyarlar.Belirsiz bölüm diğerlerinin bu kurala uydugunu/yada uyacağını düşündüğü kişilerden oluşur.Kırmızı ışığa geldiğinizde diğerlerinin duracağını düşündüğünüz için durursunuz.Yoksa asıl istediğiniz şey durmadan yolunuza devam etmektir.Ancak bilincinizin içindeki o belli belirsiz parça  diğerlerinin ki ile birlikte senkronize bir şekilde çalışarak sizin durmanızı sağlar.Ufak parçalar birleşip sizin iradenizi baskılamıştır.Belli belirsiz etkiler toplamı sizin irdenizi durduracak  bir gücü ortaya koymuştur.

Bilincinizde varolan bu belli belirsiz itki diğerleri ile birleşip sizin hayatınıza yön verir.Toplumsal döngülere hapsedilirsiniz.Ortalama bir insan geçerli bir temele dayanmadıkça tamamen özgür iradesi ile ben bugün -işe gitmeyeceğim-diyemez dese bile sergilediği davranış nedeni ile suçluluk duygusuna kapılır.İşte bu eylemde onu çalışmamanın konforu içinde rahatsız eden şey kişiye ait olmayan /aynı zamanda da olan toplumsal bilinç parçacığıdır.Bu bilinç parçacığı toplam bilincimizin tamamen ''ben'' olmadığının kanıtını oluşturur.Bu parçacık sayesinde bize dayatılan sisteme uyumlu olan bir yaşam süreriz.

Tek varoluş olasılıklı bir hayat içinde başkalarının yaşamaya devam etmesi için hayatını feda ettiğinin düşünen insanları gözünüzün önüne getirin.Sonrasına dair bir beklentinin olmadığı bir gerçeklikte insan diğerleri için kendi yaşamından bilerek ve isteyerek neden feragat eder.

Ülkesinin bağımsızlığı için savaş veren ve bu savaşta ölen kişi bunu neden yapar.
Çünkü ölümü kendisi için kurgulayamaz.Ölüm imgelenemez bir gerçektir.Her hangi bir yol ile başka bir bilince aktarılamaz.Örneğin insan hayatı boyunca yaşadığı çeşitli deneyimler ile yaralanmayı kurgulanabilir ama ölüme ait bir referans bulunmadığı için onu kafasında canlandıramaz.Onu yaşarken korkutan şey yok olma korkusudur.Yok olmak önceden varolan birşeyin varolmama durumunu ifade eden bir olumsuzlamadır.

Yani ölümden korkmamızın sebebi onu deneyimleyecek olmamız değildir,ondan sonra artık varolmayacağımızı bilmemizdir.Bizsiz devam edecek bir sistemden korkarız.Kendimizden sonrasını kurgular ve bu kurgudan kaçınmaya çalışırız.Bu yüzden birileri için kendi varlığından vazgeçenler kendileri için bir ölüm senaryosu yazmazlar,sadece yok oldukları durumdan endişelenirler.Odaklandıkları nokta ''ölüm'' gerçekleştiğinde kendilerinin içinde bulunacağı durum değil diğerlerinin içinde bulunacağı durumdur.Bu yüzden daha önce deneyimlenmemiş olan ölümle yüzleşecek olan bilinç kendisinden sonraya yönelik istençlerini ifade etme ihtiyacı duyar.Vasiyet denile şey varlığının etkilerini devam ettirme arzusunun ifadesidir.

Toplumu kabul ederek hapsedildiğiniz döngülerden dışarıya çıkamazsınız ,her 1440 dakikada bir birgün değişecek bu döngünün 7. tekrarından sonra başlanılan güne geri dönülecektir.Siz herhangi bir irade beyan etmesenizde doğumunuz üzerinden geçen 365 günlük her döngüde varoluş yıl sayımınız 1 arttırılacaktır.

Bir futbol sahasının içinde top oynuyorsunuz top taca çıktığında gidip onu oyuna sokabilirsiniz,maçtan sonra standdan evede gidebilirsiniz,sezon sonunda güzel bir tatilde yapabilrsiniz.Önümüzdeki 14 şubat için Barcelonada bir iki günlük bir kaçamakta çok güzel olabilir.Ama kim olursanız olun ve ne yaparsanız yapın herşeyi bu sistem içinde isteyerek yaptığınızı düşünerek yapacaksınız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi