Ana içeriğe atla

YALNIZLIĞIN KANUNU:ENTROPİ

''Birleşik olan herşey sonunda çözülür'' Budha



   Enerji,bir sistemin ''iş yapma kapasitesi''dir.Termodinamik bu kapasitenin sistem içindeki aktarımı ve dönüşümünü açıklar.Termodinamik 4 temel yasa etrafında şekillenir.


   Birinci yasaya göre; izole bir sistem içindeki enerji miktarı asla değişmez,enerji yaratılamaz ve yok edilemez sadece bir formdan başka bir forma dönüşür.

   Varlık,ilk ortaya çıktığı andan  bu yana evrenimizde bulunan enerji miktarı değişmemiştir,Büyük patlamada ''sıfır hacim'' durumunda bulunan evren ile bugün yaklaşık büyüklüğü 13.7 milyar ışık yıla ulaşmış olan evrenin barındırdığı ''enerji'' aynıdır.Bu enerji 13,7 milyar yıl içinde sayısız dönüşümler geçirmiş,bugün zamanı oluşturan hareketin sürekliliğini sağlamıştır.Ancak bu dönüşüm esnasında başka bir kanun devreye girmektedir.Enerji,mükemmellikten uzak olarak,bir formdan başka bir forma dönüşürken kayba uğrar.Değişmez miktarda enerjiyi içinde barındıran evrende bulunan herşey kendini minimum enerji düzeyine çekmek ister,yani her varlık bu enerjiden aldığı payı en aza indirme eğlimindedir.Her varlığın kullanmaktan vazgeçtiği enerji ''atıl/faydasız'' duruma geçer,dönüştürülebilir olma özelliğini kaybeder.

   Evrende bulunan varlıkların yüksek enerji durumundan düşük enerji durumuna olan bu eğilimleri,bir hareket oluşturur.Örneğin yüksekten bırakılan cisim yere düşer,bunun sebebi yukarda kalmanın aşağıda olmaya göre daha fazla enerji gerektirmesidir.Aynı şekilde canlılığını devam ettiren her varlık ölme eğilimindedir.Çünkü canlı kalmak ölü olmaya göre daha fazla enerji gerektirir.Evrende bulunan her varlık ve her sistem daha az enerjiye ihtiyaç duyduğu duruma geçme eğilimindedir.Ve bu eğilim evrendeki düzensizliğin artmasına sebep olur.

   Evrenin içinde bulunan her sistem varlığını sürdürebilmek için bir karşı koyuş/direnme durumundadır.Bütünlüğünü ve sahip olduğu düzeni bozma eğilimdeki evrene karşı koyarak devamlılığını sürdürebilir.Canlı organizma olan ''insan''da sahip olduğu biyolojik sistemle bu karşı koyuşun bir parçasıdır.Canlılık evrenin kanunlarına bir karşı koyuş halidir.Canlılığı devam ettirmek yüksek bir enerji dönüşümünü ve kullanımını gerektirir.Her canlı organizma ortaya çıkış anından itibaren evrendeki enerjiden bir pay alma mücadelesine dahil olur ve bu mücadelede başarılı olduğu oranda sahip olduğu sistemin düzenini ve devamlılığını sağlar ancak kendisini oluşturan alt sistemler bu devamlılığı belirli bir süre sonra kaybettikleri için artan düzensizlik canlılığın ortadan kalkmasına sebep olur.

   Aynı şekilde evrende bulunan her sistem enerji dönüşümünü sağlayabildiği sürece varlığını sürdürür ancak zaman ile birlikte artan atıl enerji/entropi belirli bir süre sonra bu sistemlerin sürdürebilirliğini imkansız kılar.


Varlığı enerji dönüşümü ve kullanımı gerektiren her sistem ;dışardan bir enerji girişi sağlanmadığı taktirde; zamanın geçişi ile birlikte sahip olduğu düzeni kaybedecektir.

Yıldızlardan,gezegenlere,gezegenlerden canlılara bu kanun her sistem için geçerlidir.

   Aynı şekilde insanlar tarafından oluşturulan sistemlerde,entropi prensibine dahildir.Devletler,kabileler,dernekler,kurumlar,şirketler ve aileler insanlar tarafından oluşturulan sistemlerdir.Bu sistemler üyeler tarafından sağlanan enerji ile varlık kazanırlar,ve varolmak için çevrelerine bir direnç gösterirler.Bu direnç normalin üzerinde bir enerji dönüşümü ve kullanımı gerektirir.Sistem entropi prensibi gereği dönüştürdüğü enerjide bir kayba uğrar ve kaybedilen enerji atıl duruma geçer zamanla atıl durmdaki bu enerji artar ve sistem içindeki düzensizlik artarak dağılmanın ortaya çıkmasına sebep olur.

   Bu sebeple devletler yıkılır,şirketler batar,evlilikler ve ilişkiler biter,çevreden izole olmayan her sistem dönüştürdüğü enerjinin bir bölümünü kaybeder.Ve sisteme dışardan enerji girişi sağlanamadığı taktirde sistemi oluşturan parçalar daha az enerji dönüştürme eğilimine gireceklerdir.Daha az enerji dönüştürme eğilimi mevcut düzenin bozulması karşısında eylemsizliğe sebep olacaktır.Çünkü sistemi oluşturan unsurlar yani insanlar zaman geçtikçe mücadele etmekten vazgeçecekler daha az mücadele eğilimine gireceklerdir.Daha az mücadele eğilimdeki insan sistemde başlayan bozulmaya rıza göstermek zorunda kalacaktır.Sistemdeki bozulma parçalanma ile son bulacaktır ve insan mümkün olan en düşük enerji durumu olan yalnızlığa ulaşacaktır.

Entropi aslında yalnızlığın kanunudur,bir arada kalmak normalde yapılmayan şeyleri yapmayı gerektirir.Daha fazla enerjiyi dönüştürerek bunu birlikteliğin devamı için kullanmayı gerektirir.Bu nedenle bir arada kalmak ve bunu bir düzen içinde sürdürmek çevreye karşı bir direnç göstermekle mümkündür.Ancak kişilerin dönüştürdüğü enerjinin bir bölümü ;eğer denge durumunda bulunulmuyorsa;sistemin dışına çıkar ve sistem için atıl duruma gelir.Atıl enerji arttıkça birarada kalma eğiliminden uzaklaşılır.

''Birleşik olan herşeyin birgün çözüleceğini söyleyen Budha'nın dediği gibi insan için  entropi yanlızlığın kanunudur.''

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi