Ana içeriğe atla

PROBABILITY

 



       Probabilty kelimesi Türkçeye ''olasılık'' olarak çevrilsede,olasılığın dilimizdeki karşılığı bir ''şeyin''gerçekleşebileceğine olan zayıf/güçlü inançsal durumdur.Oysa dilimizde kesin olmayışlık;muğlaklık ifade eden ''olasılık'' kelimesinin karşılığını oluşturan ''probabilty'' kelimesi;Abilty:güç,yeterlilik,kapasite kelimesi ile pro- ön ekinin birleşiminden oluşmakta ve yeteneğin,kapasitenin ve gücün en üst seviyesini ulaşabileceği en son noktayı ifade etmektedir.Olasılığın aksine probabilty kelimesinde bir ''kesinlik'' ifadesi vardır.Bir ''şey''in gerçekleşeceğini,bu gerçekleşmenin mevcut güç/yetenek/kapasite dahilinde olduğunu ifade eder.

Örneğin sayısal loto oynadınız 49 adet sayının içinden ,6 adet sayı seçerek bir olasılık/probabilty durumu yarattınız.Olasılık olarak bakıldığında,çekilişte sizin seçtiğiniz 6 adet sayının çıkacağına dair bir inanç oluşurken,probabilty kavramında oluşabilecek gerçeklik içinde bir yetenek kazanırsınız.

Eğer o 6 sayıyı seçmeseydiniz,sizin seçtiğiniz sayıların çıkması durumunda bu gerçekliği tecrübe etme yeteneğiniz olmayacaktı,ancak seçim yaparak böyle bir güce ve yeteneğe kavuştunuz.Seçim ''iradenin ortaya konması ile oluşmuş bir eylemdir.Ve bu eylem ile gerçekleşecek şeye dair bir güç elde edilmiş olur.

Bu durumda eylem ile oluşturulan gücü inançsal temelli olasılık kelimesinden daha güçlü bir kelime ile tanımlamak gereklidir.Çünkü ortaya konan eylem sonucu olayın gerçekleşmesi ile deneyimlenecek yeni bir gerçeklik durumu oluşmaktadır.

1.durum   : sayısal loto oynadınız:       1.gerçeklik:size çıktı
                                         *2.gerçeklik: size çıkmadı

2. durum : sayısal loto oynamadınız: 1.gerçeklik:size çıkmadı

*Özne ''eylem'' ile alternatif bir gerçeklik durumu yaratmaktadır.

Matematiksel dilde 49 elemanı bulunan bir küme içinden oluşturulacak 6 adetlik diziler için 13.983,816 farklı kombinasyon mümkün olabilmektedir.Ancak bu kombinasyon hesabı ''varsayımsal bir evren modeline'' aittir.Tüm dizilerin eşit gerçekleşme şartlarına sahip olduğu bir teorik/matematiksel bir evren.Gerçek evrende dizilerin oluşumunu etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır.Önceki çekilişlerde çıkan sayılar,çekilişin yapıldığı aletlerin durumu,çekilişin başladığı anda topların durumu,ilk topun çıkmasından sonra topların oluşturduğu yeni pozisyonlar ve topların çıkmaya devam ettikçe oluşacak yeni pozisyonlar vs.Tüm bu dış etmenler oluşacak dizilere ait kombinasyon sayısını aşağı çekmektedir.

*Zincirleme olayda,herbir zincir halkasının oluşumu sonraki zincir halkasının oluşumu üzerinde etki oluşturmaktadır.

    Gerçek evren ile matematiksel evren birbirinden farklıdır,matematiksel evren mümkün olan tüm gerçeklikleri içine alan zamandan bağımsız ve geçmişsiz bir evrendir.Oysa gerçek evren geçmişinde oluşan eylemlerin etkisi ile matematiksel evrenin bir alt kümesi durumundadır.

Alışverişe çıkacaksınız evinize yakın mesafede 5 adet market var,matematiksel evrende markete olan mesafe ve fiyatlar tarafından etkilenen olasılıklar öngörülür.

1.market        mesafe: 3,2        fiyat:1,1                    5/2/7
2.market        mesafa :3,4        fiyat:1,05                  4/3/7
3.market        mesafe : 4          fiyat:1,01                  2/5/7
4. market       mesafe: 3,6        fiyat :1,2                   3/1/4
5.market        mesafe: 4,2        fiyat: 1,02                 1/4/5

Oysa ki kişinin kararını etkileyen temel etmenler mantıktan değil kişisel geçmişten kaynaklanmaktadır,teorik açıdan beş seçenekten ilk üçün seçilecek olması daha anlamlıyken kişi tamamen psikofizyolojik bir sebeple 4. marketi seçebilir.Matematiksel evrende 5 olasılıkta belirli derecede mümkün görünürken gerçek evrende sadece tek bir seçenek anlamlı olabilir.Bunu sebebi öznenin o markette satılan ürünleri tercih etmesi,dini/etnik/siyasal yakınlık,çalışan personel ile geçmişe dayalı ilişkisi vs. olabilir.


    Olasılık ile probabilty kelimesinin farklılığı farklı evrenleri ifade etmelerinden kaynaklanır,matematiksel bir evrendeki ihtimalleri açıklayan olasılık kelimesinin yanında gerçek evrende mevcut olan kapasite durumunu açıklayan probabilty kelimesi.Bu sebeple dilimizde probabilty kelimesini çok daha iyi karşılayan başka bir kelimeyi/isim tamlamasını kullanmak daha yerinde olacaktır:''İmkan dairesi''




İmkan,abilty(güç,kapasite,yeterlilik) kelimesine karşılık gelirken;Daire,pro- ön ekinin ifade ettiği en üst sınırı tanımlayabilmektedir.Arapça ''mkn'' kökünden gelen imkan kelimesi güç,potansiyel,olanak anlamlarına gelmektedir.

İmkan dairesi eylem sonucu değiştirilebilecek bir alanı tanımlamaktadır,tıpkı probabilty kelimesinde olduğu gibi.




Olasılık geçmişi olmayan matematiksel bir evrendeki tüm ihtimalleri kapsarken imkan sınırı,geçmişteki eylemlerin etkileri sonucu şekillenmiş bir evrende ulaşılabilecek yetenek sınırını tanımlamaktadır.

Sayısal loto gibi sınırları belirli bir kümeden yapılacak seçimden,gerçek hayata dair seçimlere geçtiğimizde matematik evren modelinin çok dışında bir gerçeklik ile yüz yüze kalırız.

   İçinde varolduğumuz gerçek evrenin bir başlangıcı vardır,başlangıç bir sınırı tanımlar ve evrenin sonlu olduğunu anlamamızı sağlar.Olasılık evrenin başlangıcı ile sonu arasındaki tüm olası gerçeklik durumlarını ifade eder ve bunların ortaya çıkma ihtimallerini/güçlerini matematiksel olarak ifade etmeye çalışır.İmkan dairesi mevcut ana kadar gerçekleşen tüm eylemlerin bir sonraki an üzerindeki etkilerini göz önüne alarak ortaya konacak eylemle ulaşılacak gerçeklik durumlarını tanımlar.

''100 sorudan oluşan bir sınava girdiniz ve bu sınav 1 milyon kişi arasından 100.000 kişi seçmek ve ülkedeki çeşitli üniversitelere yerleştirmek amacı ile düzenleniyor.''

Sizin geçmişiniz yanında tüm adayların geçmişi,içinde bulundukları çevresel şartlar,psikofizyolojik durumları sınav sonuçları üzerinde etkilidir.Bunun dışında geçmiş yıllarda yapılmış sınavlar sonucu oluşmuş yerleştirme puanlarıda etkilidir.Geçmiş yıllar içinde yapılan sınavlarda ''tek bir '' adayın yaptığı seçim bugün 1 milyon kişinin ortaya koyduğu eylemlerin sonucuna etki etmektedir.

''2016 yılı haziran ayında Ankarada Murat sevgilisi ile telefonda kavga ediyor,bu sırada işyerini kapatırken bir makinenin şartelini indirmeyi unutuyor.Kapatmayı unuttuğu makine kısa devre yapıp caddedeki trafoyu bozuyor,aynı caddede bulunan bir restaurantta bu trafo arızası sonucu gece elektirikler kesiliyor,dondurucudaki tavukların buzları çözülüyor havanın sıcak olması sebebi ile çözülen tavuklar bozuluyor sabaha karşı gelen elektrikler bozulan ürünlerin tekrar donmasını sağlıyor.Aşçı durumu fark etmeyip tavuklardan yemek yaparak müşterilerine sunuyor.Akşam şehir dışından sınava girmek için gelmiş olan Cem bu restaurantta yemek yiyiyor,yediği yemekten zehirlenen Cem karın ağrısı ile sınava giriyor.Karnının ağrımadığı durumda yapabilecek olduğu 5 soruyu yanlış cevaplıyor.Yanlış cevapladığı sorular sonucu karnının ağrımadığı gerçeklik durumundan daha düşük bir puan alıyor ve başka bir bölümü seçiyor.Aynı sınava giren Lale çok iyi bir sınav geçiriyor seçtiği bölümü çok az bir farkla kaçırıyor.Çünkü Cem onun seçtiği bölümü daha yüksek bir puanla tercih ediyor.Lale o bölüme girse aynı sınıftaki Ahmet ile tanışacak ve ilerde evleneceklerdi.İki çocukları olacak,bu çocuklardan biri gelecekte ülkenin başbakanlığını yapacaktı.''

Sadece Muratın sevgilisi ile kavga etmesi sonucu tetiklenen bir durum gibi görünüyor değil mi?Lale ve Ahmet'in hayatını hatta bir ülkenin geleceğini iki sevgilinin kavgası şekillendiriyormuş gibi.

Oysa ki hikaye asla bu kadar basit değil,içinde bulunduğumuz gerçeklik evrenin ilk saniyelerinde tek bir atomun pozisyonunun farklı olması ile bile yeniden şekillenebilirdi,insan türünün ortaya çıkışındaki eylemlerden,teknolojik gelişmelerdeki eylemlere kadar pek çok gerçeklik durumu bu hikayeyi şekillendirmektedir.Pierre Simon Laplace evrendeki tüm varlıkları  ve atomları kapsayacak bir hesaplama yapılabilirse geleceğinde geçmiş kadar bilinebilir hale geleceğini söylemiştir.

   İmkan dairesi bu bilinebilir olma durumunu tanımlamak için kullanılmaktadır.Bir sonraki ana/bir eylem sonrasına ait tüm referanslar içinde bulunduğumuz gerçek evrende mevcuttur,ne kadar çok bilgiye ve bunu işleyebilme kapasitesine sahipseniz bir sonraki an/eylem sonrası gerçeklik hakkında çıkarım yapabilirsiniz.Örneğin hava tahminleri mevcut verileri işleyerek üç gün sonrasına kadar havanın nasıl olacağı ile ilgili çıkarım yapabilmektedirler.

Hava örneğinde mekanik bir işleyiş sözkonusu iken iradeye dayalı eylemler sonucu ortaya çıkan olaylarda özneye bağlı durumlar etkili olmaktadır.Ancak sözkonusu iradeye beyanına bağlı ortaya çıkan durumlarda bile yeterli bilgi ile çıkarımlara varılabilmektedir.Seçim anketleri bunun en net örneklerini oluşturmaktadır.Milyonlarca insanın yapacağı bir seçim,çok daha dar ancak tüm kitlenin içinden özenle seçilmiş örnek bir gruba uygulanacak anketler ile çok düşük bir sapma değeri ile tahmin edilebilmektedir.

Bu bilinebilirliğin en önemli sebebi öznelerin birbirinden ve çevresel şartlardan bağımsız eylemler ortaya koyma kabiliyetlerinin düşük olmasından kaynaklanır.

Sözkonusu kitle hakkında bilgi sahibi olduğunuzda tek tek bireylerden oluşan kitlenin tercihleri konusunda çıkarım yapabilirsiniz.Hatta doğru enstürümanlar ile kitlenin tercihlerini yönlendirebilirsiniz.

    İnsan bir makine olarak çevresinden ve geçmişinden bağımsız hareket edemez,ortaya koyacağı eylemler öngörülebilir durumdadır.Bir kişinin geçmişi hakkında yeterince bilgi sahibi iseniz ve içinde bulunduğu çevresel şartlar nedeni ile oluşmuş psikofizyolojik durumu konusunda yorum yapabiliyorsanız gerçekleştireceği eylemi öngörebilirsiniz.Bunun daha ötesinde kişilerin düşüncelerini çeşitli şekillerde manipüle ederek onları çeşitli eylemleri ortaya koyma konusunda yönlendirebilirsiniz.Reklamlar yada daha derinde toplum mühendisleri bu iş yapmaktadırlar.Bireylere tekil olarak ne yapacaklarını/ne yapmaları gerektiğini söylerler.İnşaa edilen toplum içinde kişi kendisi için bir rol seçmek zorundadır,bilinebilir hale getirilmiş toplumların ve öznelerin kullanımı çok daha kolay olmaktadır.

   Günümüz toplumlarında özne seçim yapacağı kümenin eleman sayılarının kontrol altında tutulması ile hatta seçim yapılacak kümelerin kontrolü ile yönlendirilmektedir.Öznenin yapacağı seçimler öngörülebilir olmanın ötesinde,yönlendirilmiştir.Sapma sayısı sıfıra yakındır.

Evinde televizyon olmayan(ekonomik durumundan bağımsız olarak kendi iradesi ile) kaç kişi tanıyorsunuz,cep telefonu kullanmayan,her hangi bir ülkenin vatandaşı olmayan,ilkokula gitmemiş,saçını mora boyatmış,çalışmayan(kendi iradesi ile),dinini ve konuşacağı dili kendisi seçmiş kaç kişi?

   Birey/özne düşünülenin aksine bağımsız değildir,doğumu ile birlikte kazandığı etiketler ile hayatı ve seçimleri bir yönlendirme altındadır.Kontrol edilen seçim kümelerinden seçim yapar.Örneğin üniversite tercihini belirlenmiş seçim kümesi içinden yapar,sistem onu ilerleyen yıllarda ihtiyaç duyacağı iş gücü ihtiyacına göre yönlendirir böylece talebin daha üstünde bir arz artışı ortaya çıkacak ve fiyatlar aşağı inecektir.İşgücü maliyeti karların maksimize edilmesini sağlayacaktır.Bugün ülkemizde öğretmenlik,mühendislik ve mimarlık alanlarında olduğu gibi.İnşaat sektörünün zirvede olduğu bir dönemde bu sektör çalışanlarının ücretleri mümkün olan en düşük seviyededir.


Topluma yada daha genel anlamda sisteme hakim olan şeyin ekonomi(dar anlamda para) olduğu düşünülsede sistemi kontrol eden şey ''bilgi''dir.Bilgiyi elde etme ve işleme kapasiteniz ne kadar yüksekse varsayımsallıklar ile olşturulmuş bu sistemin kontrolü o kadar mümkündür.

Töz gerçeğin özünü oluşturuyorsa ''bilgi'' bilincin töze ait ulaşabileceği en yakın pozisyonu tanımlamaktadır.

1900'lü yıllarda hiçbir anlam ifade etmeyen cep telefonu bugün dünyada yıllık 1,5 milyar adet satılan bir ürün durumunda,en basit uygulamalar miyarlarca dolarlık getiriler sağlayabilmekte.Ekonomik kazanımların temelinde ''bilgi'' var.Bilgiye sahip olduğunuzda ve onu işleyebildiğinizde bağlı tüm sistemi kontrol edebiliyorsunuz,ve sistemi oluşturan her türlü varsayımsal öğeyi.


*Birey sahip olduğu bilgi ile yapacağı eyleme karar verir,
*Bilgi ne kadar ''geçerli''(gerçeğe yakınsak) ve doğru işlenmiş ise gerçekleşen eylemin sonucu o derece öngörülebilir.
*Sistem içinde ''varlık'' kabul edilenlerin durumlarını hakkında ne kadar bilgi sahibi iseniz eylem sonrası oluşacak durum için o derece doğru çıkarımlara ulaşabilirsiniz.
*Bilgi sahibi olmayan birey matematiksel evren içinde karar almaktadır.O tüm olasılıkların gerçek olacağına inandığı bir evren içinde yaşamaktadır.
*Bilgi arttıkça kişi imkan dairesi kapsamında hareket etmeye başlar ve öngörülebilir evren durumuna yakınsar.
*Bilgi belli seviyenin üzerine çıktığında imkan dairesinde sözkonusu olan yanılsamalardan ve sapmalardan kurtulmak için evreni öngörmekten evreni şekillendirmeye yönelik bir evrilme gerçekleşir.

   Gerçekte tüm evrendeki olasılıklardan çok daha dar bir alanda yaşamaktayız,dünyada yaşayan 7 milyar insanın yaklaşık 5 milyarının mevcut sistem üzerinde hiçbir etkisi bulunmuyor,pekçoğu totaliter rejimler hakkında baskı altında yaşarken bir bölümü ilk çağdaki teknoloji seviyesinde varlıklarını sürdürmektekteler.Bugün modern dünya olarak adlandırdığımız çevrede yaşayanlar bile teknolojik bilgi seyiyesi olarak ortaçağ seviyesindeler.Dünyada mevcut bilgiyi işleyen çok dar bir grup mevcut sistemin çalışmasını sağlamakta ve yönlendirmekte.Dünyayı yöneten aileler efsanelerinin ötesinde bunlar bilgiyi işleyebilenler,oluşturdukları şartlar altında ortaya çıkan yeni bilgiyi sürekli hasat ediyorlar.


   Petrol stoklarımız hızla sona yaklaşıyor,petrol üreticileri belirgin gerçeğe rağmen hiçbirşey yapmazken,dünyanın bir bölümü elektirik enerjisine geçiş için son hazırlıklarını yapıyor.Bugün dünyaya fosil yakıtlı motorları satanlar yarın elektirik motorlu araçlar satacaklar.Elektiriği elde etmek için gerekli teknolojileri satacaklar.Tasarlanmış bir gerçeklik hepimizin gözlerinin önünde.Birkaç yüz yıl içinde dünyadaki koşulların kötüleşeceğini hesaplayanlar birkaç bin yıl içinde diğer gezegenlerde kolonileşmenin yollarını arıyorlar.İnsan kaynaklı teknolojinin artık sınırına geldiğimizi bilenler yeni sıçrama tahtası olarak yapay zekaya ihtiyacımız olduğunu biliyorlar ve bunun için çalışıyorlar.Derin uzay yolculuklarının insan bedeninin sınırlarını aştığını bilenler,insan bedeninin modifikasyonu ve bilincin makinelere aktarımı için çaba sarf ediyorlar.

   Büyük bir kısmımız için olasılıklar var,sonraki anın iyi yada kötü birşeyler getireceğine olan bir inanç ile yaşamaya devam ediyoruz,hiçbirşey yapmadan birşeylerin değişeceğine inananlar var aramızda.Doğup,yaşayıp ölüp giden devasa bir kitle geride hiçbir iz bırakmıyorlar ileride de.Varsayımsal bir evrende varsayımsal kurallara göre yaşayanlar herşeyi mümkün zannediyorlar,oysa tanrılar bir sonraki anda olması gerekenlere karar veriyor,ve o kadar güçlüler ki özgür iradeyi bile anlamsız kılıyorlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi