Seçim,başlıbaşına bir ilizyondur,aslolan ''neden''dir.
Varolduğumuz evrende birbiriyle etkileşim halinde bulunan ve bu etkileşim sonucu ''bilgi'' ortaya çıkaran çok sayıda parçacık bulunur.Bilinç bu bilginin küçük bir bölümünü belirli zaman aralıkları içinde yorumlayarak ''anlamı'' oluşturur.
Anlam,bu bakımdan bütünden ayrı olarak izdüşümlerine ulaşılan parçacıkların ''öznel deformasyona maruz bırakılarak yorumlanması''dır.
İki bilincin aynı anda gözlemlediği ''kuş'' consept bakımdan bir örtüşme sağlasa da ;iki bilinç arasında, oluşan bu ''prototip'' yani kuş bilgisinin izdüşümüne yüklenen anlam bakımından farklılık oluşacaktır.Bunun sebebi bilginin oluşma zamanı,akış yolu ve deformasyon durumundan ziyade oluşan izdüşümünün yarattığı çakmanın öznel geçmişe bağlı olarak farklı desenler ortaya çıkarmasıdır.
Ortaya çıkan ve anlamı oluşturan bu desenler bilincin kontrolünde değildir.Bilinç bilginin kendisine ulaşması ile oluşan izdüşümünü kontrol edemeyeceği gibi ;bu izdüşümü sonucu ortaya çıkacak ''anlamıda'' kontrol edemez.Kişisel tarihimiz boyunca bilgi girişini kontrol edebildiğiniz bir süreç mevcut değildir.İnsan yani dış dünyayı yorumlayan bilinç kontrol edilemez bir bilgi girişine maruz kalır ve bunun sonucu oluşan sürekli bir anlam yaratma süreci içinde varolmak zorundadır.Bunu bir kere çalıştırıldığında hiç durmayan bir makine olarak düşünebilirsiniz.
İşte bu hiç durmayan makina içinde bulunduğu kesintisiz bilgi girişi ve anlam yaratma süreci içinde ''canlılığını''sürdürmek için sürekli olarak karar vermeli ve seçim yapmalıdır.
Canlılığı sürdürmek için alınan kararlar amaç bakımından bir değişim göstermese de artan bilgi birikimi sonucu karmaşıklaşan yaşam sistemleri içinde,eskiye göre çok daha fazla anlam bağlantısı içeren kararlar ortaya çıkmaktadır.
1900'lü yılların başında öğlen yemeğinde ne yiyeceğine karar vermesi gereken ortalama bir insan için gözönünde bulundurması gereken anlam bağlantıları son derece sınırlıyken bugünün ortalama bir insanının sahip olduğu anlam bağlantıları çok daha kompleks kararların alınmasını gerektirmektedir.Ama karar ne kadar karmaşık olursa olsun amaç değişmez biçimde aynıdır.
Eskiden sabahtan akşama tarlada çalışan kişinin amacı yetiştirdiği ürünü ''besin'' olarak kullanmaktı,bugün bütün gününü çok karmaşık hesaplar yaparak harcayan kişinin amacı o çiftçinin ürettiği şeyin işlenmesi sonucu ortaya çıkarılan şeyi ''besin'' olarak kullanmaktır.Yüz yıllar önce kendisine yaşamak için ev inşaa eden kişi bugün o eve sahip olmak için benzer bir eforun kat be kat fazlasını ''banka memuru'' olarak sergilemektedir.
İzlenen yol ne kadar farklı olursa olsun amaç beslenme ve barınmadır,bunların temelinde ''canlılığı devam ettirmektir.''
İnsanların bir arada yaşaması sonucu evrilen toplumsal yapı bilginin paylaşılmasını,saklanmasını ve aktarılmasını kolaylaştırmıştır.Bununla birlikte bu toplumsal yapı ''bilginin kontrolünüde'' ele geçirmiştir.En basit anlamı ile bugün bilgiye ulaşmak için içinde yaşadığınız toplumun ''dil bilgisine'' sahip olmanız gerekir.Görsel ve işitsel olarak çevreden elde edeceğiniz bilgi ile basit çıkarımlara ulaşabilsenizde binlerce yıllık deneyim sonucu oluşturulmuş ve sizin için paketlenmiş bilgiye sadece ''dil'' yolu ile ulaşabilirsiniz.Bu paketlenmiş bilgi binlerce yıllık insanlık deneyiminin yanında çok önemli bir özelliğe sahiptir;öznel deformasyon.Bilginin anlama çevrilmesi sırasında oluşan desenlerin kişisel olduğunu söylemiştik aynı şey toplum tarafından oluşturulmuş bu ''paketler'' içinde geçerlidir.Kolayca ulaştığınız bu bilgi onu anlamlandıran ve toplum toplumu oluştıran bireyler tarafından deforme edilmiştir.
Örneğin karnınız açıktığında Pariste ve İstanbulda ulaşabileceğiniz beslenme opsiyonları birbirinden farklı olacaktır.Fransız toplumunun paketlerini kullandıysanız ''Pirperade'' ,Türk toplumunun paketlerini kullandıysanız ''İskender kebap'' arayacaksınız.Yada çok geniş menüler içinde bir karar almanız gerekecek.İşte bu karar tamami ile bilinçten bağımsız olarak gerçekleşecek.Çünkü siz beğeni bakımından bile önceden şekillendirilmiş durumdasınız.Bu sofraya oturana kadar size ulaşan bilgiyi hiçbir şekilde kontrol edemediniz bu bilginin oluşturduğu izdüşümü sonucu ortaya çıkan anlamıda kontrol edemediniz şimdi alacağınız bu kararın ''özgür iradenizin'' bir ürünü olduğunu söylemek ne kadar gerçekçi?
Alınan karar bir çok gerçeklik parçasının etkileşmi sonucu oluşmuş bilginin izdüşümünün öznel deformasyona uğratılarak anlamlandırılması sonucu ortaya çıkıyor.Sürecin tamamı bilincin sadece bir gözlemci pozisyonunda olduğu biri durum içinde cereyan ediyor.Yani yaptığımız seçim özgür irade zannetiğimiz şeye değil tamamen seçim kümesi daraltılmış bir raslantısallığa dayanmakta.Mevcut seçenekler içinden size ulaşan bilgi parçacığının tetiklediği bir çakma sonucu oluşan desenin diğerlerine görece daha olumlu yorumlanması sonucu oluşan bir hareket emri ''seçim''i ortaya çıkarıyor.Seçim sürecinin hiçbir aşaması ''ben'' denilen şeyin kontrolünde değil ama bilinen tek birşey var o da ''Neden''
Her ''neden'' bilinci zorunlu olarak sonuca yani seçim yapmaya mecbur bırakıyor;Canlı olmanın temel özellikleri solunum,beslenme,üreme,boşaltım,hareket olarak düşünülebilir.
Solunum için temiz ve solunabilecek havaya ihtiyacımız vardır bu sebeple atmosferik olarak belirli şartları taşıyan bölgelerde yaşarız.Ulaştığımız teknoloji ile birlikte yaşadığımız ortamdaki atmosferik şartları kendimize en uygun hale getirme yoluna gitmekteyiz(Klima ve havalandırma sistemleri,hava temizleyiciler),Beslenme ihtiyacımız sebebi ile tarım yanında bu tarım ürünlerini işleyen pekçok üretim dalında uzmanlaştık,bu ürünlerin imalatında ve diğer insanlara ulaştırılması için çok büyük sistemler meydana getirdik.Varoluşumuzun temeli olan üreme için evlilik adı verilen ve devlet dediğimiz organizasyonlar tarafından desteklenen kurumlar oluşturmaktayız.Devamlılığımız dnalarımızı aktardığımız yeni nesillerin ortaya çıkarılmasına zorunlu biçimde bağlı.Beslenmenin bir devamı olan boşaltım sistemimiz için yaşam alanlarımıza belirli standartlara sahip tuvaletler inşaa ediyoruz.Hareket etmemiz için yollar arabalar,toplu taşım araçları uçaklar hatta uzay mekikleri üretiyoruz.
Aslında çevremizdeki tüm bu karmaşa çok basit bir nedene dayanıyor.Anlamakta zorlandığımız gün geçtikçe anlamaya ihtiyacımız kalmayan bu yapı sadece bizi hayatta tutmak için inşaa ediliyor.Bütün kutsiyet hayatta kalmak üzerine temelleniyor.Bu yüzden ölülerimizi hemen gömüyoruz yada yakıyoruz,bu sebeple devasa hastanelerimizde morglar kimsenin görmediği bodrum katlarında.
Bizi kandıran tüm bu ilizyon bizi hayatta tutmak için bize öleceğimizi unutturmak için daha önemlisi bizi gerçekten yaşadığımıza inandırmak için çalışıyor.Bizim bir amacımız yok biz canlılığın kaçınılmaz bir ''sonucuyuz''.
Yorumlar
Yorum Gönder