Ana içeriğe atla

ALGORİTMA





''Canlılık,maddenin atomik seviyedeki programlanmasıdır'' 


  Canlılık programının temel hedefi ''bilginin sonraki ana taşınması''dır.Bildiğimiz anlamda her canlının temel amacı,varoluş bilgisini sonraya aktarabilmektir.Aslında bu amaç canlıların ötesinde cansız maddeler içinde geçerlidir.Varlık yok oluşa karşıt bir davranış şeklidir.Bu bilinç içeren bir davranış değil içinde bulunduğumuz evrendeki kuralların oluşturduğu bir eğilimin sonucudur.Canlılık programı cansız madde üzerinde oluşan raslantısal bir yapıdır.Bu rastlantısal yapı, zaman içinde olabildiğince varyasyon yaratarak devamlılık kazanabilmiş;bazı varyasyonlar diğerlerine göre daha başarılı olarak varoluş kodlarını aktarmaya devam edebilmişlerdir.


   İnsanda canlılık programının bu başarılı kollarına mensup türlerden bir tanesidir.Hatta denilebilir ki, diğer kollara mensup türlerden belirli oranda bir farklılık içermektedir.Ancak bu farklılık bir hamam böceğinin türü devam ettirme başarısına göre değişiklik arz eder.Hamam böceği zaman içinde o kadar başarılı bir canlılık kod dizisine ulaşmıştır ki, dizi varoluş bilgisinin aktarımında uzun sürelere ve çok yüksek popülasyonlara ulaşabilmiştir.Ancak insan kod aktarımında hamam böceği kadar başarılı değildir.Çünkü çevresel şartların ciddi baskısı altındadır.Sahip olduğu biyolojik özellikler doğada var olabileceği alanları ve şartları sınırlamakta.Üreme ve ortaya çıkan yavruların yetişkinliğe ulaşma süreleri popülasyonun hızlı artışı konusunda engel teşkil etmektedir.Bu sebeple İnsana ait canlılık kod dizisinin bugün ulaştığı seviye, mensup olduğu canlılık kolundan çok evrensel varoluşa ait algoritmaları kullanarak,çalışan başarılı yeni algoritmalar yaratabilmesi ve varoluşunu canlılık programının dışında ikinci bir kol olan bu algoritmalar üzerinden taşıyabilmesinin bir sonucudur.
   


     Algoritma, bir sorunu çözmek için oluşturulmuş işlem dizisidir.Tanımlanmış bir başlangıç durumundan, başlandığında açıkça belirlenmiş bir son duruma götüren sonlu işlemler kümesi oluşturur.Canlı olarak tanımladığımız ve madde üzerinde çalışan algoritma, oluştuğu dizinin yeni bir kopyasını oluşturan bir çözüm kümesi ile sonlanır.Bu açıdan canlılık sonu olmayan ve sürekli tekrarlanan bir döngü halidir.Bu döngü hali zaman içinde çeşitlenerek, çevrelerinde bulunan algoritmaları okuyabilen canlı türlerinin ortaya çıkmasını sağladı.Çevresel algoritmaların okunmasını sağlayan yapı, sahip olunan ''sensörler/duyular'' yardımı ile oluşturulan iç evren tasarımlarıydı.Yani canlı sahip olduğu duyu organlarında gelen bilgiyi depolayarak kendi dışında bulunan evrenin hatta kendisinin bir iç evren modellemesini yaratabilecek kapasiteye ulaşmıştır.Dış dünya'ya ait bu ''kurgu evren'' onu digerlerinden daha iyi anlamasını sağlamıştır.Bu varoluş başarısına katkı sağlayan iç evren modellemesine sahip canlılara ait kodlar başarı ile yollarına devam etmişlerdir.

Sonraki aşama İç evrensel modellerin, dış dünyayı yeniden şekillendirmekte kullanılmasıydı.Bu tip canlı yapılar dış dünyaya ait algoritmalara uygun yaşamlar sürdürmek yerine, nesneler arası durumda değişiklik yaparak dış dünyayı kendi yaşamları için daha uygun bir yer haline getirmeye çalıştılar.Bunun en temel örneklerini yuva yapan canlılarda göre biliriz.Kendileri dışında bulunan dünyada düzenlemeler yaparak kendi yaşam alanlarını yaratabildiler.Arılar,karıncalar,kuşlar vb. canlılar kendi dışlarında bulunan nesneler üzerinde değişiklik yaparak daha uygun yaşam alanları yaratmaktadırlar.Ancak bakıldığında insan bu tip bir canlı kolunun üyesi değildir, yani insanın mensup olduğu memeliler sınıfı çevresel şartlar üzerinde değişiklik yapmak gibi bir yetenek geliştirmemişti,bu tür daha çok kendine uygun çevrede yaşamak için yer değiştirebiliyordu.Ancak memeliler çevrelerine ait çok daha ayrıntılı iç evren modellemeleri yaratabiliyorlardı.Yaratabildikleri bu içsel modellemeler sayesinde algoritmaları anlamanın ötesine geçerek, onları yaratmayı başarabildiler.



ALGORİTMA OLUŞUMU VE YAYILIMI



  Zihinsel modelleme oluşturabilen canlıların en temel özelliği bilgiyi kopyalayabilmeleriydi. Aslında bugün genel anlamda hafıza adı verilen şey nesneye ait içeriğin(bilginin) belirli orandaki kopyasının oluşturulmasıdır.Bir nesneyi deneyimlediğimiz de biz nesnenin tüm bilgisine değil onun duyu organlarımız tarafından algılanan ayırt edici bilgisinin bir bölümüne sahip oluruz.Örneğin yolda gördüğünüz ağaçlar ile ilgili sakladığımız bilgi o kadar geneldir ki bir ağacı diğerinden ayırmaya bile imkan vermez.Zihinsel modelleme yapan canlılarda bu şekilde nesneye ait yorumlarının belirli bir bölümünü saklayarak bu modellemeleri oluştururlar.Zihinsel modelleme, duyu organları ile algılanan dış dünyanın bir iz düşümü şeklindedir.Bu zihinsel iz düşümünden belirli bir bölümü sonraya aktarılır.Yüksek frekanslı tekrarlar hafızada kalmaya devam ederken güçsüz ve düşük frekanslı tekrarlar zaman içinde hafızadan silinir.Bu beyin nöronları üzerinde saklanan bilginin, gerçekleşen nöron ateşlemesi oranına göre süreklilik kazanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.Yıllar önce gördüğünüz birini tanımanız çok zorken daha sık gördüğünüz insanlar hakkında tanımanın ötesinde bilgileri bile hafızanızda saklarsınız.İşte bu zihinsel modele kopyalanan ve sık tekrar eden bilgiler doğal algoritmanın bilince aktarılarılabilmesini sağlandı.Örneğin etçil hayvanlar nerelerde daha çok av bulunduğunu yada otçul hayvanlar hangi otların yenebileceğine dair çözümlere bu yolla kavuştular.Ancak bu keşfetme sürecinin her nesilde en baştan tekrarlanması çözüme yönelik bir yapı oluşturmuyordu.Algoritmalar gözlem ve deneyim yolu ile doğadan bilince kopyalandı,lakin yayılımları doğanın gözlenmesinden çok grubun gözlenmesi yoluyla gerçekleşti.Yeni üye nerede avlanacağını bilgisini doğayı değil ebeveynini yada içinde bulunduğu grubu gözleyerek bilincine kopyaladı.Annesinin yediği otları yiyerek,büyüme sürecinin tamamlayan bir canlının yavruları da aynısını yaparak onun yediği otları yediler.Zihinsel modelleme yapabilen canılar zaman içinde en basit kültürleri bu şekilde oluşturdular,yeni nesillere aktarılan ve ilk ne zaman kimin kullandığı belirli olmayan çözüm dizilerini gözlem yoluyla birbirlerine aktararak toplumsal kimliklerini yarattılar.Algoritmalar zihinsel modeller üzerinde bu şekilde yaygınlık kazandı ve günümüzde de bu özelliği taşıyan canlıdan diğerlerine bu yolla kopyalanmakta ve çoğalmaktalar.




DOĞAL VE  İLKEL ALGORİTMALAR

   İç evrensel modellemeler sonucu ortaya çıkan ilk algoritmalar,çevresel gözlemlerimiz ve deneyimlerimiz sonucu vardığımız ;sebep-sonuç yargılarımızın; deneme yanılma yolu ile oluşturduğumuz işlem dizileriydi.

   İnsan olarak tanımlanan tür yaşamına otçul olarak başlamıştı ancak zamanla çevresel gözlemleri ve deneyimleri sonucu ''diğer canlı hayvanlarında gıda olarak kullanılabileceği'' sonucuna ulaştı.Çünkü diğer hayvanların bunu yaptığını gözlemlemişti.Gördüğü ve iç evren modellemesine aktardığı her bilgiyi aynı zamanda kopyalayarak çoğaltmış oluyordu.Birden fazla insan tarafından yaşanan deneyim sonucu, insan toplumunda diğer hayvanların gıda olarak kullanabileceği bilgisi/yargısı şekillendi.Aslında beslenme algoritması insana önceki nesillerden geçen bir algoritmaydı ancak bu ''yeni bilgi'' beslenme algoritması için yeni bir çözüm kümesi elemanı tanımlıyordu.

    İnsanın oluşturduğu bu yeni beslenme algoritma dizisi, hemen yaygınlık kazanmadı çünkü başarılı değildi.İnsanın sindirim sistemi ''çiğ eti'' sindirecek biçimde evrimleşmediği için çiğ et yemesi sindirim sorunlarına sebep oluyordu.Diğer hayvanların yenebileceği bilgisi ile oluşan bu diziye daha sonra başka yeni bir bilgi daha eklenmesi gerekiyordu.İnsan türü zaman içinde ateşi bu algoritmaya dahil ederek diğer hayvanların pişirilerek yenmesi üzerine ilk ilkel algoritmalarından birini yarattı.Bu algoritma başarılıydı çünkü beslenme sorununu etkili biçimde çözüyordu.Acıktığınız zaman bir hayvanı yakalıyor öldürüyor, ateşe maruz bırakarak pişiriyor ve daha sonra yiyerek karnınızı doyurabiliyordunuz. Oldukça basit ve başarılı sonuç veren bir algoritma.Çevresel şartlarda korunmak isteyen insan tarafından hayvan derilerinin yüzülerek giyilmesi algoritması bu yeni algoritmaya eklendi.Dişler ve kemikler farklı alanlarda kullanıldılar.Diğer canlıları gözlemleyen insan sivri bir nesnenin diğer bir canlıyı öldürebildiğini hayal gücünde canlandırmadı,aksine gözleri ile buna şahit oldu.Avını öldürecek sivri dişleri olmasa da doğada bulduğu materyaller ile bunların benzerlerini yaptı.Bu avcılıkla karnını doyuran ve öldürdüğü avdan beslenme ve giyinme ihtiyacını karşılayan insanın ortaya çıkışını sağladı.

Başka canlının yenmesi ve ateşin çiğ eti sindirilebilir hale getirebilmesi bilgisi gözlem ve deneyim ile kazanılmıştı.insan bu iki bilgiyi ''beslenme algoritması''na dahil ederek yeni bir algoritma dizisi yarattı.

Pişmiş et algoritma dizisi o kadar başarılı oldu ki bu başarısı onu kullanan üyelere ve toplumlara üstünlük kazandırdı.Bu algoritma büyük olasılıkla insanlık tarihinin en eski ilkel algoritmalarından bir tanesiydi.İlkel algoritmalar doğada var olan süreçlerin;daha doğrusu ''doğal algoritmaların' nasıl çalıştığının ; zihinsel iç evrenlere aktarılması ile oluştu.İnsanı farklı kılan yeteneği, bunları bir araya getirerek daha kompleks algoritmalar yaratabilmesiydi. Örneğin bugün pişmiş et algoritmamız o kadar kompleks  bir hale geldi ki ''hamburger'' adı verilen ve dünyanın hemen hemen her yerinde beslenme algoritmalarımızda sıklıkla kullanılan bir diziye sahip olabildik

  Mağara yaşamından çok katlı gökdelenlere,hayvan postlarından Paris'te düzenlenen moda günlerine,Taşlardan yapılmış basit kesici ve delicilerden M1 Abrams tankına evrilen bu ilkel algoritmalar insana, canlılık bilgisinin aktarımında,canlılık kodlarının dışında ikinci bir varoluş yolu açtı bu yeni yola İnsan kültürü adı verildi.


BASİT BİLİŞSEL ALGORİTMALAR


    Doğadan bilince kopyalanan işlem dizilerinden yaratılan ilkel algoritmaların ardından, bu ilkel algoritmaların bireyden bireye kopyalanma sürecinde;Yeni öğeler ile başkalaştırılması ve birleştirilmesi ile basit bilişsel algoritmalar ortaya çıkmıştır.İlkel algoritma belirli durumlar için çözüm kümesi oluşturuyordu ancak öznenin durumu yada çevresel şartlardaki değişiklik çözüm kümesini daraltıyor yada tümü ile ortadan kaldırıyordu.Bu durumda algoritmada değişiklik yapılarak yeni şartlara uyarlanması gerekliydi.Ancak mevcut süreçte bu kadar hızlı adaptasyonlar söz konusu değildi.Değişiklikler daha çok bireyden bireye geçen algoritmaların kullanımı sırasında pek çok farklı çözüm dizisinin kullanılması sonucu ortaya çıkan çeşitlenmeler şeklinde gerçekleşiyordu.Ufak değişiklikler zaman içinde belirgin farklara sebep oluyordu.Daha başarılı çözüm dizilerini deneyimleyen ve uygulayan canlının kendisine ait canlılık kod dizisini sonraya taşıma oranında belirgin bir artış meydana geliyordu.İşte bu aktarımlar sırasında oluşan varyasyon ve başarısız olan çözüm dizilerine sahip canlıların elenmesi ile oluşan seçilim süreci sonunda, başarılı ve işlevsel algoritmaların nesilden nesile devamlılık süreci başladı.Bu algoritmalar ilkel algoritmaların modifiye edilmiş şekilleriydi.Basit algoritmalar birçok ilkel algoritmadan parçalar içerebiliyordu.Karıncaların yuvalarında mantar yetiştirmesi,arıların bal yapması yada insanın beslenmek için buğday ekimi yapması gibi.Örneğin buğday benzeri bitkiler insandan önce doğada bulunuyordu.Yani buğday canlısı,canlılık kodunu başarılı olarak kendinden sonraya aktarabilen bir canlı türüydü.İnsan onu önce gıda algoritmasına dahil etti ve besin maddesi olarak kullandı daha sonra onun kod aktarım sürecini zihinsel modellemesine aktararak,bu süreci kontrol altına aldı.Buğday bitkisinin belirli bir bölgede kendi denetimi altında kod aktarımı yapmasını sağladı.Hatta devam eden süreçte beslenme algoritmasında daha iyi sonuç veren buğday bitkilerini seçerek popülasyon içinde belirli bir azınlığın kod aktarımı yapmasına izin vererek diğerlerini eledi.Tarım toplumu ile birlikte doğal algoritmalar tarafından şekillendirimiş insan kültüründe farklı bir aşamaya geçilmiş zihinsel modellemede doğrudan doğruya insan tarafından yaratılmış basit algoritmalar temel şekillendirici durumuna geçmiştir.



KOMPLEKS ALGORİTMALAR


    Başarılı basit algoritmaların nesilden nesile aktarım sürecinde belirli bir kararlılık kazanmasının ardından, doğrudan doğruya bu algoritmaları temel alan kompleks algoritmalar ortaya çıktı.Doğal algoritmalar ilkel algoritmaları,ilkel algoritmalar basit algoritmaları,basit algoritmalar ise kompleks algoritmaları yaratmıştı.Kompleks algoritmalar basit algoritmalardan farklı olarak çözüm dizisine öznel ve çevresel şartların değişimini de dahil ediyorlardı.Basit algoritmada tohumun ekilip hasat sürecinin beklenmesi varken kompleks algoritma toprağın gübre ilaç vs. ile başkalaştırılması,atmosferin canlılık kodu aktarımına uygun hale getirilmesi için seralar oluşturulması gibi uygulamaları da içeriyordu.Canlılık kodu aktarımının kontrolünden başlayan süreçler bugün canlılık kodunun değiştirilmesine kadar varan sonuçları ortaya çıkardı.Kompleks algoritmalar basit algoritmalar ile şekillendirilmiş kültür yapısı içinde ortaya çıkmaları sebebi ile ilkel algortimalardan farklı olarak temellerini oluşturan doğal algoritmik süreçleri kendi kontrollerinde yapay olarak inşaa edebiliyorlardı.
Basit beslenme algoritmalarının çalıştırılabilmesi için doğal algoritmik şartların gerçekleşmiş olması gerekiyordu.Görece gelişmiş tarım teknolojileri mevsimsel şartların uygunluğu doğrultusunda çok yüksel rekoltelere ulaşabiliyorlardı.Kompleks algoritmalar şartların uygunluğunu doğrudan doğruya kendisi sağlayarak, kurgulanmış bir üretim sürecini başlattı.Beslenmede kullanılacak canlıların genetik özellikleri ve yetiştirilen canlının içinde bulunacağı şartlar kompleks algoritmalar tarafından şekillendirildi.Bugün insan beslenmesi, topraksız tarım,14 günde yenilebilir hale gelen kümes hayvanları,düzenli olarak 80 litre süt verebilen büyükbaş hayvanlar ile bu denli kontorllü ve düzenli olarak sağlanabiliyor.Merkezi ısıtmalı yaşam alanlarında, dış çevre şartlarından bağımsız olarak konforlu bir şekilde bu algoritmalar sayesinde yaşayabiliyoruz.Kompleks algoritmalar bugün insalık dediğimiz şeyin önemli bir bölümünün varolabilmesini sağlıyor ve insan kültürünü anlamlı kılıyor.
Yaşadığınız şehirlere bakın, bir yerden bir yere gitmenizi sağlayan ulaşım algoritmalarınızın ulaştığı noktanın hayatınızı nasıl şekilendirdiğini görün.Tarih öncesi çağlara ait basit bir algoritma olan tekerlek bugün insan kültünün üstüne inşaa edildiği bir değeri temsil ediyor.Araçlar için planlanmış şehirlerde yaşıyoruz.Dış dünyadan nerede ise tamamen yalıtılmış şehirlerde hayatlar kuruyoruzBiz güven içinde yaşarken kompleks algoritmalar bizim için dış dünyayı yeniden şekillendiriyor ve yeniden anlamlandırıyor.



Algoritmalar bizim dış dünya yada nesneler arası adını verdiğimiz şeyi(şekillendiriyor ve anlamlandırıyor) oluşturuyor.İnsanlığın canlılık kodunu güvenli biçimde aktarmasını sağlarken aynı zamanda insanlar üzerinde kendilerini de sonraya taşıyorlar.Algoritmalar sayesinde insanlık bilgisi iki temel varoluş düzeyinde ilerliyor.Bunlardan biri insanın biyolojik varlığı ve bu varlık doğal algoritmalar sonucu ortaya çıkan bir durum diğeri ise insanın bilişsel/kültürel varlığı, bu ise doğal algoritmaları yeniden biçimleyen ve zihinsel modellemesine koplalayan insanın yarattığı kompleks algoritmaların geniş bir insan ağı üzerinde geleceğe doğru ve günden güne başarılı bir biçimde adapte olarak seyahat etmesi ile mümkün olabiliyor.

Algortima ve insan varolabilmek için birbirine muhtaç durumdalar.Aslında insan ve algoritmayı birbirinden tam olarak ayırmak mümkün değil.İnsanın diğer canlılar gibi doğal algoritmasına uygun biçimde yaşadığı zamanlarda insan kesin olarak ayırd edilebilen bir varlıktı.İlkel algoritmalar ile birlikte genetik kod dışı ve insandan insana bilişsel yol ile aktarılan insan varoluşunun ayrılmaz bir parçası olan kodlar ortaya çıktı.İnsan bu dönemde doğal algoritmalar üzerinde çalışan ilkel algoritmalar sayesinde canlılık kodunu sonraya taşımada diğer canlılardan daha başarılı oldu.Öznel bilginin bir bölümü nesneler arası yardımı ile diğerlerine aktarıldı ve aynı zamanda diğerlerinden bilgi alındı.Özne mutlak öznelliğini yitirdi ve diğerlerine ait olanı içermeye başladı.



Basit ve kompleks algoritmalar ile diğerlerine ait olan kısım özneye ait olandan daha etkin bir hale dönüştü.Bugün topluma yeni katılan birey doğadan ve de kendi doğasından bağımsız olarak diğerleri tarafından yazılmış kodlar ile donatılmakta.Sahip olunan yada insanı kendisi yapan bilgi diğerleri tarafından oluşturulan algoritmalara dayanmakta.Öznenin müstakil varlık iddiası gün geçtikçe silikleşmekte.Bugün görece modern toplumlara mensup sıradan bir birey kendi öznel varlığını oluşturan ögeler üzerine düşündüğünde kendisini diğer üyelerden ayırt edecek öznel deneyimsel bilgiye yada kendisini farklı kılacak öznel kodlara ulaşamayacaktır.

Birey varoluşu ile birlikte mensup olduğu kültürü oluşturan kompleks algoritmaları zihnine kopyalamaya başlar sonuçta ortaya çıkan iç evren modellemesi hiçbir öznel deneyime dayanmaması sebebi ile diğerleri ile tıpatıp aynıdır.Bu aynılık insanlığın devamlılığını sağlayan kültüre zamansal süreklilik kazandırırken insanı öznel bir varlıktan öte algoritmalar için bir donanım unsuru haline getirmektedir.



PRE KOMPLEX ALGORİTMALAR VE AI

İnsan üzerinde çalışan algoritmalar için bir sonraki aşama nedir?İnsanın biyolojik bedeni üzerinde yavaş yavaş bir algoritma durumuna evrildiği düşünüldüğünde bir süre sonra hatta şimdi biyolojik bedenin sınırlarına ulaşılması durumu söz konusu olacaktır.Biyolojik bedenimiz çevresel şartları şekillendirmede  ne kadar başarılı olsakta doğal algoritmalar temelinde çalışmaktadır.Kompleks algortimalarımız bu bedenin ulaşabileceği yada kapsayabileceği bilginin sınırlarını aşmış durumda normal bir insanın ömründe dinleyemeyeceği kadar çok şarkıya sahibiz yada izleyemeyeceği kadar çok filime.Hepsinin ötesinde sahip olduğumuz bilgi işleme kapasitesi bizi kompleks uygulamaların basit bir kullanıcısı bile yapmıyor.Kompleks algoritmaları kullanmamız için basit algoritmalara çeviren arayüzler kullanıyoruz,''suni deri'' yada ''vejeteryen burger'' gibi.

Bir sonraki aşama sınırlı olan insan bedenini geride bırakmak olabilir mi ?Öznel deneyim lüksünü kaybeden insan zaten bir yapay zeka konumunda değil mi?İnsanı yine insanlar tarafından inşaa edilmiş ve sürekliliği onlar tarafından sağlanan digital aletler üzerine aktarmak ona nasıl bir ''sonsuzluk'' kazandırabilir.Ölümlü insan bedeninde binlerce yıl -düzenli bakımla- varolabilecek elektronik devrelere geçiş insan kavramı için yeni bir varoluş biçimi olacaktır.Varoluş süresini uzatmanın ötesinde gerçekliği deneyimleme kapasitesi ve biçimi çok ciddi bir başkalaşım gösterecektir.Medeniyetini oluşturan bütün kompleks kodlar yeni baştan oluşturulacaktır.Beslenmeye ihtiyacı olmayan sadece zevk için yemek yiyen? digital varlıklar.Biyolojik bedenin geride bırakılması ile yeni üyeler nasıl yaratılacaktır yada asıl soru böylesine birbirine bağlı bir evrende birden daha çok üye olması mümkün olabilecek mi?Şimdi bile öznel deneyimin varlığından bahsedilemezken kodsal varlığın istikrarını ve mülkiyet haklarını garanti edebilecek bir sistem varolabilecek midir?

   Bizim bilinç dediğimiz şey öznel olarak varoluşunun farkında olan bir varoluş biçimidir.Bugün özne olarak kompleks algoritmalardan oluşan bir dünyaya bakıyoruz.Çoğu insan şehirden yada toplumdan kaçmayı;doğaya dönmeyi kendi kendine kalabilmek olarak niteliyor ve böylece öznel varlığını kutsadığını düşünüyor oysa bu bile başlı başına diğerleri tarafından varoluş bilginize eklenmiş bir klişe ve biz çok karmaşıkta olsa temelde bizden öncekiler tarafından yaratılmış başlangıcı ve sonu belli işlem dizilerinden ibaretiz.
 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi