Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OSMANLICA ;Türkçeyi Arap alfabesi ile yazma aymazlığı

Sağdan sola ve 3 sesli ile.... '' Cahiller, akıllı insanların bin yıl önce yanıtladığı soruları sorarlar  '' Goethe Osmanlıların Anadolu yarım adasında başlayan işgal süreci dört biryana doğru yayılmış,arap yarım adasının tamamı,avrupanın bir bölümü ve afrika Osmanlı hanedanın hegamonyası altına girmiştir.Sözkonusu dönemde Osmanlılar ''Dini'' farklılık nedeni ile gayri müslimleri alt sınıf ve değersiz olarak kabul etmişler , küçük çocukları ve kadınları dışındaki unsurlarına değer vermemişlerdir.Kendileri ile aynı dine mensup olanların kültürel unsurları ile kendilerine ''Özgü '' bir yapı oluşturmayı tercih etmişlerdir. Dönemin ''İslam''ı kabul etmiş iki kültürü Arap ve Fars(Pers,Sasani)kültürlerine ait unsurlar eski Türklerden kalma miras ile birleşerek ''Osmanlı Kültürü''nü oluşturmuştur. Osmanlı devlet anlayışı ''Hanedan odaklı'' olması sebebi ile imparatorluğun genelinde kull

OSMANLI MİRASINA SAHİP ÇIKMAK:GULLAMPERESTLİK

'' İstesenizde istemesenizde öğreneceğiniz Osmanlıca'' ile beraber önce '''bu toprakların tapusu olan mezar taşlarını'' okuyacaksınız ,sonra o çürüyüp toprak olanların ölmeden önce yaptıkları pislikleri ...  ''....ve yaz olunca avretlere meylet ve kışın oğlanlara, ta ki bedenen sağlam olasın. Zira ki oğlan teni sıcaktır, yazın iki sıcak bir yere gelirse teni azıtır ve avret teni soğuktur, kışın iki soğuk bir yere gelse teni kurutur vesselam."  Kâbusname Osmanlıda eşcinsellik için bkz.. Kadın ve erkeğin birbirinden uzak tutulmaya çalışıldığı,karma eğitim sistemimizden kızlı-erkekli öğrenci evlerine kadar birlikte yapılan faaliyetlerin artık bazı gözlere pek hoş gelmediği günümüzde ,Yüce Osmanlı devletine karşı olan ilgide gün geçtikçe artmaktadır.Kadın ve erkeğin sosyal hayatta kesin çizğilerle ayrıldığı Osmanlı'da kadınlar toplum hayatı içindeki pek çok görevi erkeklere devretmişlerdi.Ekonomi ve siyasetin d

FEROMON ....DAHA APTAL DAHA ÇİRKİN

' Kokuların öyle bir inandırıcılığı vardır ki,sözden,gözle görmekten,duygudan,iradeden daha güçlüdür.Savılıp atılamaz bu inandırıcılık,soluduğumuz havanın ciğerlerimize işleyişi gibi,o da içimize işler,doldurur bizi,hepten ele geçirir,çaresi yoktur '' Koku-Patrick Süskind 24 saat boyunca bizi yalnız bırakmayan tek duyumuz,bizi yaşama bağlayan soluk alıp verişlerimiz son bulana kadar alacağımız her nefeste içimize çekeceğimiz gerçek dünya ve doğru seçimlerin başlangıç noktası. Koklamak,temel olarak bir ortamda bulunan kimyasalların, belirli reseptörler üzerinde meydana getirdikleri elektrokimyasal uyarıların beyin tarafından değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan hissin adıdır. Koklamanın temel işlevi, bir ortamda diğer duyu organları ile algılanması olanaksız olan kimyasalların ayırt edilmesidir.Bazen lezzetli bir yiyeceği bazen güzel bir insanı diğerlerinden ayırt etmek için kullanılabilmektedir. Feromonlar, dışarıya koku yoluyla yayılan hormonlardır. Bu hormonla

‘’ŞİMDİ SAKİN OL VE ELİNDEKİ KAMERAYI YAVAŞÇA YERE BIRAK’’

Her anı ölümsüzleştirmeye çalışmak her anı daha doğmadan öldürmektir. Artık şu kameraları çocuklarınızın suratından çekin,her anlarını insanlarla paylaşmaya bir son verin.Onlarında kişilik sahibi bireyler olduğunun farkına varın ve özel hayatlarını bu kadar kamuya açık yaşayıp yaşamak istemediklerini -kendinizi onların yerine koyarak-birazda olsa düşünün….. Fotoğraf çekmek, insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir. Bu bir yaşam tarzıdır” (Henri Cartier-Bresson) Nişanınızda,düğününüzde,çocuğunuz olduğunda ,ilk doğum gününde ,arkadaşlarınızla mezuniyette yada tatilde ,saçma bir hareket yaparken yada ilk bisikletinizle belki okulun ilk gününde ileride unutmak istemediğiniz anları ölümsüzleştirmek için birgün yitip gidecek insanların yüzlerini her zaman hatırmalak için deri kılıfların içinde fotoğraf makineleri vardı eskiden.36 adetlik bir film rulosu ile sınırlı ve fotoğrafların tab edilme şansının olasılık yüzdeleri ile ifade edildiği yıllardı.Şanslıysanız ışı

KORKU: "İnsanlığı felç eden bir zehir"

"Korku gerçek değildir,korkunun varolabileceği tekyer gelecek ile ilgili düşüncelerimizdir.Korku hayal gücümüzün ürünüdür ve sebep olduğu şeyler mevcut zamanda aslında yoktur,hiçbir zaman gerçek olmayabilirde işte bu deliliğin sınırıdır.Tehlike gerçek ama korku bir seçimdir" After earth Doğumdan itibaren yaşamımız korkularımızla şekillenir,anne bedeninden ayrılan yavrunun tek amacı tekrar o sıkıntısız ve rahat ortamına geri dönmektir,ilk kez oksijen soluyan cigerler yanmakta, vucut ideal sıcaklığı muhafaza etmek icin bu yeni ortama adapte olmaya uğraşmaktadir,ilk defa duyulan sesler, ilk defa maruz kalinan yoğun ışik ve görsel bombardıman altında bilinmezlerle dolu bir savaş meydanına uygunsuz bir giriş yaşanmaktadır.Ve insan bu ilk çaresizliği karşısında o kaçınılmaz tepkisini verecektir,hayatinin yakın bir kac yilinda ve cogu zaman caresiz kaldığinda yapacagı gibi,ağlamak.... Bilinmezlik karşısındaki korkusu zamanla azalsada, korku imparatorunun yeni askerleri eskisi

ALAK(HÜCRE)

Yaratılışımıza ait cevaplarımız ve masallarımız " Yaratan Rabbinin adıyla oku,O insanı (başka bir) hücreden yarattı "ALAK (Hücre) Nerden geldik sorusu insanın daha doğrusu belirli bir bilinç seviyesine ulaşmış insanın hayatındaki en temel sorulardan olmuştur.Tarihin değişik dönemlerinde gelişen bilgi birikimi cercevesinde insanlar bu soruyu değişik şekillerde cevaplamaya çalışmışlardır.İnanç sistemleride bu sorunun cevabını verecek şekilde değişimlere uğramış sonuçta soruya cevap verbilmenin iki farklı yolu oluşmuştur.Birinci yol insanın tanrı tarafindan bugunkunden farksiz olarak yaratildigini ongoren ve inanç dışında hiçbir kanıta dayanmayan görüş digeri ise insanin, daha da otesinde canlılığın kökenini bilimsel yöntemlerle arastıran ve yaşamın dunyanın geçmiş dönemlerinde uygun şartlar altında ortaya cıktigini ileri suren görüş. İnançsal görüş yaygın sistemler gözönüne alındığında "adem" adındaki ilk erkegin yaratilmasi daha sonra Havva adinda ilk ka

ZİHİN SARAYI

     Hatırlanmak istenen ögelerin,seçilen mekan,mekanın bölümleri ve mekanın içinde bulunan objeler ile eşleştirilmesi yada ilişkilendirilmesi temeline dayanan hafıza yöntemidir. Genelde bilinen yada kisinin gecmisinde etkili olan bir mekanın seçilmesi yada en baştan bir mekanin düşünsel olarak inşaa edilmesi ile kişi unutmak istemedigi yada daha sonra hatirlamak istedigi ögeleri bu zihinsel olarak insaa ettigi mekanin bolumleri ile ozdeslestirir.Sözkonusu öğeye ihtiyacı olduğunda icerigini cok iyi bildigi mekanin icinde bu oge ile ozdeslestirdigi bolume gider ve o oge ile iliskilendirilmis objeye ulastiginda hatirlamak istedigi oge hafizasi tarafindan geri cagrilir.Duygusal yasanmislik iceren objelerin kullanilmasi hatirlama etkinligini guçlendiren bir unsur olabilmektedir.Hatirlanmak istenen seyler ne kadar coksa insaa edilecek hafiza sarayi o kadar buyuk bir mekan olacaktir.Belkide kimileri saraylardan olusan sehirler insaa ederek anilarini bu muhtesem saraylarin icinde saklay

GERÇEK

"Gerçeği görmek için,gerçeği bilmek gerekir."      İnsanoğlu çevresini algılamaya başladığı ilk andan itibaren yaşadığı ortamı anlamlandırabilmek adına veri toplamaya başlar, özellikle bebeklik döneminde çok yüksek düzeyde olan veri toplamanın amacı dış dünya ile ilgili bir içsel model oluşturmaktır.İnsan bebeklik ve çocukluk döneminde topladığı verilerle içsel modelini büyük ölcüde oluşturur, nesneleri tanimlamak icin kullandiğimiz ''conseptler''  ve ' 'prototipler '' bu dönemde tanımlanırlar,örneğin " ördek " consept bir nesneyi ördek olarak tanımlamayı sağlayabilecek tüm özellikleri barındırırken " daffy duck " bir prototip konumundadır. Genel tanımlamaları içeren conseptler dış dünya algısı için insana referans teskil eder bir duruma gelirler böylece bir olguyu bir olayı,bir nesneyi algılamak isteyen kişi olayın tümüne yönelmek yerine belirli özelliklerinin bilgisini, sahip olduğu conseptlerin mevcut referan