''Aynı anda gerçekleştirilmesi mümkün olmayan eylemler,hareketi durdurur.''
İnsan,sonraki anda sonsuz olasılıklar barındıran evrende kararlarını tek bir kıstasa göre alma eğilimindedir ''fayda'',ancak bu sonsuz doyumsuzluk arzusu bir şeyle sınırlanır ''karşılıklı çıkarlar''.
Kişi bir konuda karar alırken bu kararın sağlayacağı fayda kadar içinde bulunduğu toplumun diğer aktörleri ile olan ilişkilerinide gözönüne almak zorundadır.Oyun teorisine göre ''en iyi kararı'' almanın yolu diğerlerinin kararlarını öngörmekten geçer.Oyunun nihai amacı ''denge'' durumuna ulaşmaktır,Denge durumu karar alan her aktörün sağladığı faydayı maksimize ettiği durumdur ki bu gerçek dışı bir tanımlamadır.Karar alıcılar sağladıkları faydayı en yüksek seviyeye çıkarmak için diğerlerinden daha iyi kararlar almak zorundadırlar.Kazanmak isteyen diğerlerini geride bırakmak zorundadır,canlılıktaki ilerlemeyi sağlayan ''diğerlerinden daha iyi olmaktır''.Mevcut şartlara uyum sağlamada başarılı olan devam eder başarısız olan kaybeder.
İçinde bulunduğumuz üretim ilişkisi ve gelir bölüşümü sisteminde insanın nihayi amacı maddi getiri elde etmektir.Genel olarak ''para'' ile sembolize edilen bu kazanım için insan kimi zaman emek kimi zaman sermaye kimi zaman bilgi arz eder.Ancak kişi toplumun genel eğilimleri dışında bulunan yollarlada kazanım sağlama eğilimi içinde girebilir.Örneğin yürülükte bulunan yasalar ve toplumsal meşruiyet düzeyinde ''mülkiyeti'' kendisinde olmayan bir maldan fayda sağlama genel tabir ile ''hırsızlık'' olarak kabul edilir.Kişi böyle bir yoldan fayda sağlamaya çalıştığında toplumun geneli ile bir çıkar çatışmasına girecek olması sebebi ile ''daha akılcı'' bir karar almak zorunda bırakılır,ancak aksi bir durumda yani hırsızlığın toplumsal olarak ''kabul edilebilir'' olduğu ve hırsızlık yapmanın toplumu oluşturan üyelerin çıkarlarına daha uygun olduğu durumda bunun tam tersi bir karar daha rasyonel hale gelmektedir.
Yani kararın rasyonelliğini belirleyen ve faydayı en üst seviyeye çıkarak içinde bulunulan şartlar ve genel eğililimlerdir.Bu şartlara uyum gösterebilen kendi eğilimlerini genel eğilimler ile paralel hale getirebilen karar alıcı diğer karar alıcıların kararları konusunda daha iyi bir öngörü yeteneğine sahip olabilecek ve '' en iyi kararı'' verebilecektir.
Ancak kimi zaman şartlar ve toplumu oluşturanların genel eğilimleri bu kadar homojen olmayabilir,Yani karar toplumu oluşturan çeşitli gruplar için zıt çıkar durumlarını tetikleyebilir.Bu durumda karar alıcının ''egemen olan grubun eğilimlerine uygun '' bir kararı almasının rasyonel olacağını düşünebilir,ancak bu aşamada çok farklı bir etken oyuna dahil olur;Aidiyet.Karar alıcının mevcut şartları ve eğilimleri gözönüne alarak vereceği karara mensubu olduğu gruba duyduğu aidiyet derecesi etki eder.Kişi çok farklı değişkenler altında karar almak durumunda kaldığı için ''rasyonellikten'' kimi zaman uzaklaşır.
Anlamlar dünyasında yaşayan kişinin gerçeklik algısı bu anlamlara yüklediği değerler ölçüsünde farklılık göstermektedir.Aslında hepimizin gördüğü dünya aynıdır,ancak bu dünya ile ilgili bir yargı ortaya koymaya çalışıtığımızda geçişin bize kazandırdığı bilgi örüntüsüne uygun bir yorum ortaya çıkarırız.Bu yorum içinde yaratıldığımız toplum ile büyük oranda paralellik arzeder.Yani bizim için doğru ve yanlışın kıstası ''Toplum tarafından'' yaratılmıştır.Toplumlar girift yapıları sebebi ile homojen olmaktan ziyade ortak değerler etrafında bir arada bulunan lokal unsurlardan oluşur.Bu lokal unsurlar genele yönelik egemenlikleri ile ''toplumsal değerleri'' ve toplumsal bakış açısını belirleyebilir.Ortam ve mevcut şartların bütünü oluşturan farklı unsurlar tarafından belirlendiği durumlarda aynı kaynaktan beslenen bu farklı unsurların aynı anda farklı yönlü eylemde bulunmak istemeleri ''ölümcül kilitlenmeye'' sebep olur,hareket tamamiyle durur.Basit bir örnek ile ekmek arz eden fırıncıların fiyatı kendi lehlerine arttırmak istediği bir durumda talep tarafı olan tüketiciler fiyatı kendi lehlerine olarak azaltmak isterler,aynı kaynak üzerinde zıt yönlü iki eylem yapılmaya çalışılır.Serbest piyasa koşullarında arz/talep dengesi oluşup fiyatın belirlendiği nokta,aslında iki tarafında eylemlerini gerçekleştiremediği ''ölümcül kilitlenme noktası''dır.
Siz kendinize göre iyi birşey yapmak istediğinizde karşınızda aynı konuyla ilgili kendi açısından iyi birşey yapmak isteyen bir güçle ''denge''ye ulaştığınız nokta kilit noktasıdır.Kilit noktası hiçbir şart altında iki tarafın eşit fayda sağladığı noktada oluşmaz,kilitlenme her zaman bir tarafın zarara uğradığı noktada gerçekleşecektir.
İnsan,sonraki anda sonsuz olasılıklar barındıran evrende kararlarını tek bir kıstasa göre alma eğilimindedir ''fayda'',ancak bu sonsuz doyumsuzluk arzusu bir şeyle sınırlanır ''karşılıklı çıkarlar''.
Kişi bir konuda karar alırken bu kararın sağlayacağı fayda kadar içinde bulunduğu toplumun diğer aktörleri ile olan ilişkilerinide gözönüne almak zorundadır.Oyun teorisine göre ''en iyi kararı'' almanın yolu diğerlerinin kararlarını öngörmekten geçer.Oyunun nihai amacı ''denge'' durumuna ulaşmaktır,Denge durumu karar alan her aktörün sağladığı faydayı maksimize ettiği durumdur ki bu gerçek dışı bir tanımlamadır.Karar alıcılar sağladıkları faydayı en yüksek seviyeye çıkarmak için diğerlerinden daha iyi kararlar almak zorundadırlar.Kazanmak isteyen diğerlerini geride bırakmak zorundadır,canlılıktaki ilerlemeyi sağlayan ''diğerlerinden daha iyi olmaktır''.Mevcut şartlara uyum sağlamada başarılı olan devam eder başarısız olan kaybeder.
İçinde bulunduğumuz üretim ilişkisi ve gelir bölüşümü sisteminde insanın nihayi amacı maddi getiri elde etmektir.Genel olarak ''para'' ile sembolize edilen bu kazanım için insan kimi zaman emek kimi zaman sermaye kimi zaman bilgi arz eder.Ancak kişi toplumun genel eğilimleri dışında bulunan yollarlada kazanım sağlama eğilimi içinde girebilir.Örneğin yürülükte bulunan yasalar ve toplumsal meşruiyet düzeyinde ''mülkiyeti'' kendisinde olmayan bir maldan fayda sağlama genel tabir ile ''hırsızlık'' olarak kabul edilir.Kişi böyle bir yoldan fayda sağlamaya çalıştığında toplumun geneli ile bir çıkar çatışmasına girecek olması sebebi ile ''daha akılcı'' bir karar almak zorunda bırakılır,ancak aksi bir durumda yani hırsızlığın toplumsal olarak ''kabul edilebilir'' olduğu ve hırsızlık yapmanın toplumu oluşturan üyelerin çıkarlarına daha uygun olduğu durumda bunun tam tersi bir karar daha rasyonel hale gelmektedir.
Yani kararın rasyonelliğini belirleyen ve faydayı en üst seviyeye çıkarak içinde bulunulan şartlar ve genel eğililimlerdir.Bu şartlara uyum gösterebilen kendi eğilimlerini genel eğilimler ile paralel hale getirebilen karar alıcı diğer karar alıcıların kararları konusunda daha iyi bir öngörü yeteneğine sahip olabilecek ve '' en iyi kararı'' verebilecektir.
Ancak kimi zaman şartlar ve toplumu oluşturanların genel eğilimleri bu kadar homojen olmayabilir,Yani karar toplumu oluşturan çeşitli gruplar için zıt çıkar durumlarını tetikleyebilir.Bu durumda karar alıcının ''egemen olan grubun eğilimlerine uygun '' bir kararı almasının rasyonel olacağını düşünebilir,ancak bu aşamada çok farklı bir etken oyuna dahil olur;Aidiyet.Karar alıcının mevcut şartları ve eğilimleri gözönüne alarak vereceği karara mensubu olduğu gruba duyduğu aidiyet derecesi etki eder.Kişi çok farklı değişkenler altında karar almak durumunda kaldığı için ''rasyonellikten'' kimi zaman uzaklaşır.
Anlamlar dünyasında yaşayan kişinin gerçeklik algısı bu anlamlara yüklediği değerler ölçüsünde farklılık göstermektedir.Aslında hepimizin gördüğü dünya aynıdır,ancak bu dünya ile ilgili bir yargı ortaya koymaya çalışıtığımızda geçişin bize kazandırdığı bilgi örüntüsüne uygun bir yorum ortaya çıkarırız.Bu yorum içinde yaratıldığımız toplum ile büyük oranda paralellik arzeder.Yani bizim için doğru ve yanlışın kıstası ''Toplum tarafından'' yaratılmıştır.Toplumlar girift yapıları sebebi ile homojen olmaktan ziyade ortak değerler etrafında bir arada bulunan lokal unsurlardan oluşur.Bu lokal unsurlar genele yönelik egemenlikleri ile ''toplumsal değerleri'' ve toplumsal bakış açısını belirleyebilir.Ortam ve mevcut şartların bütünü oluşturan farklı unsurlar tarafından belirlendiği durumlarda aynı kaynaktan beslenen bu farklı unsurların aynı anda farklı yönlü eylemde bulunmak istemeleri ''ölümcül kilitlenmeye'' sebep olur,hareket tamamiyle durur.Basit bir örnek ile ekmek arz eden fırıncıların fiyatı kendi lehlerine arttırmak istediği bir durumda talep tarafı olan tüketiciler fiyatı kendi lehlerine olarak azaltmak isterler,aynı kaynak üzerinde zıt yönlü iki eylem yapılmaya çalışılır.Serbest piyasa koşullarında arz/talep dengesi oluşup fiyatın belirlendiği nokta,aslında iki tarafında eylemlerini gerçekleştiremediği ''ölümcül kilitlenme noktası''dır.
Siz kendinize göre iyi birşey yapmak istediğinizde karşınızda aynı konuyla ilgili kendi açısından iyi birşey yapmak isteyen bir güçle ''denge''ye ulaştığınız nokta kilit noktasıdır.Kilit noktası hiçbir şart altında iki tarafın eşit fayda sağladığı noktada oluşmaz,kilitlenme her zaman bir tarafın zarara uğradığı noktada gerçekleşecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder