Ana içeriğe atla

INTERFACE




''Who are you?''


Basit gibi görünsede cevabı sende olmayan tek soru,senin kim olduğunu senden başka herkesin bilmesi ve senin bunu bilememen ve asla bilemeyecek olman.

Ben kimim? sorusu için çok açıklayıcı olmasada kendi açımızdan kavrayıcı cevaplar verebiliyorken ,sen kimsin? sorsunun cevabı tamamen diğerlerine özel ve öznel.

 Eşeyli üreme sonucu ortaya çıkan organik bir yaşam formusun ve bugüne kadar doğrudan yada dolaylı olarak içinde yer aldığın olaylar zinciri sonucu bir adresleme kazanmışsın,bu adresleme senin kimliğini oluşturuyor;sadece seni tanıyanlar yada felsefi bir ifade ile ''varoluşuna ait bilgiye sahip olanlar'' için.Varlığının ''bir bölümü'' onlar tarafından kavranabiliyor,''bir bölümü''.

Binlerce ,daha detaylı bakarsan milyonlarca hatta milyarlarca reaksiyonda bir rol alarak,kendini başkalarının zihninde inşaa ettiğini düşünebilirsin,etkinliğin yada belirleyici öğenin ''ben'' olduğuna yönelik bir bakış açısınada sahip olabilirsin,ancak olay senin çok daha dışında.

 ''Mükemmel'' olarak tanımlayı alışkanlık haline getirdiğimiz insan,aslında o kadar mükemmel değil hatta hiç değil.Bir şeyi anlamakta yada anlamlandırmakta kullandığı yöntemler kısaca ifade etmek gerekirse ''genelleyici''.
Kimse senin kim olduğun üzerine çok kafa yormuyor,hatta kendinin kim olduğu üzerine bile.Seni anlamak yada anlamlandırmak için senin üzerine düşünmüyor çok daha basit bir yöntem kullanıyor.Seni belirli kalıplar içinde değerleyip,sahip olduğun özelliklere göre kabaca sınıflara ayırıyor.

İnterface/Arayüz,programlama alanında değişik sınıflardan nesnelerin kategorize edilmesini sağlayan bir yazılım türüdür.Böyle bir yazılımın varoluş amacı yazılımın ''kullanıcı'' tarafından çalıştırılmasını sağlamaktır.Yazılımın o iç içe geçmiş pek çok öğeden oluşan karmaşık yapısını kullanıcı için anlaşılabilir hale getirerek onun ''anlama sınırı'' içinde bir yere yerleştirmek için yapılmıştır.Ve yazılımdan bağlantısız olduğunda somut değildir,bu sebeple soyut varlık olarak tanımlanır.Virüs gibi düşünebilirsiniz herhangi bir canlı organizma ile ilişkide değilse canlı olarak sınıfanamaz.Arayüzde alt sınıflara ayıracağı yazılım öğeleri olmadan somut bir yazılım değildir.

Bu sayfanın arka planında yüz binlerce satırdan oluşan bir kod yazılımı çalışmakta,siz ise oldukça sade ve anlaşılır bir şekilde sıralanmış harfler görüyorsunuz,arkadaşlarınızın büyük gözler ve tavşan kulaklı resimlerine baktığınız sayfalar on milyonlarca satır koddan oluşuyor,siz ise sadece bir ''gerizekalı''nın fotosunu görüyorsunuz ,ne kadar acı ve ne büyük zaman kaybı.Ama arka plan çok karmaşık, sizin benim yada başka kimsenin gözleri ile bakarak anlayamayacağı kadar karmaşık.
Matrix,filminde ekranda akan kodlara bakıp neler olduğunu anlayabiliyorlardı,bu bir film olmadığı için biz anlayamıyoruz.İşte bu yüzden ''interface''ler var anlamamız ve sürece müdahil olmamız için 63 milyon satırdan sonra Facebook yazılımını tamamlayanlar deniz kenarında bacaklarının fotosunu çeken ''tek hücreli''ninde bunun bir parçası olmasını istiyorlar ve olayı  onun anlayabileceği kadar basit bir hale getirmek için bol resimli çok grafikli ve okumaya en az ihtiyaç bırakacak biçimde az yazılı arayüzler yapıyorlar.Böylece Mars yolculuğu projesinde görev alan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü uçak ve uzay bilimleri mezunu bir mühendis  ile sürekli kendinin değişik açılardan fotoğraflarını paylaşan AÖF işletme fakültesi mezunu bir gereksiz milyonlarca satırdan oluşan bu yazılımı ''mümkün olan en eşit'' biçimde kullanabiliyor.

İnterface kullanıcı ile yazılım arasındaki ilişkiyi mümkün olan en basit hale getirme amacı güdüyor,tıpkı seninle diğerleri arasındaki interface/arayüz'ler gibi.Toplumsal arayüzlerde programsal olanlardan farklı bir biçimde bir kişi veya grup tarafından değil doğrudan toplumsalın tekamülü(evrimi) sonucu ortaya çıkıyorlar.Toplumsal zaman içinde ''insan'' gibi karmaşık gibi bir yapının anlaşılabilir olması için bu basit arayüzleri ortaya çıkarıyor,bu arayüzler kültürel olarak farklı sınıflamalara sahip olsalarda aynı amaca hizmet ediyorlar:insanı anlaşılabilir kılma ve onu kullanma.

''Kullanma'' deyimi ne kadar rahatsız edici olsada arayüzlerin amacı tam olarak bu ''insanın beklentileriniz doğrusunda hareket etmesini sağlamanız''için arayüzler var,tıpkı çamaşır makineniz gibi fişi tak,yıkama programını seç,deterjanı ve yumuşatıcıyı koy,başlat dügmesine bas.Suyu ısıtsın yıkasın durulasın ve kurutup işi bitince size haber versin.Markette çalışan binlerce kasiyerden ne farkı var,yada bankada gişesinde oturan gişe görevlisinden.

Hanginizin varoluşsallığından gelen bir amacı var?Ben bu amaç içim varım ve hayatımı bunu yapmak için yaşıyorum diyen kim?Yaşam denen tiyatroda kapabildiğiniz rolleri oynuyorsunuz,sokağı farklı süpüren çöpçü gördünüz mü?Yönetici yada müdür profilleri neden bu kadar aynı hiç merak etmediniz mi?Devlet memuru denen rolu farklı icra eden birini gördünüz mü hiç.Açık olan rollere seçiliyorsunuz,metin belli hatta sufle bile veriyorlar.Varoluş amacınız size dikte ediliyor: ''bunu sat'',''burayı temizle'',''bunu buraya şu şekilde vidala'';''bunları topla''.Kullanma talimatlarınıza uyulduğu sürece çatır çatır çalışıyorsunuz.Yoksa fahişelik denilen bir meslek yeryüzünde nasıl varolabilirdi ki?

Öncelikle bu insan adı verilen karmaşık yapı ile etkileşim içine girebilmek gerekiyor ve bu etkileşim ''Dil'' aracılığı ile sağlanabiliyor.Dil bu arayüzün en temel öğesidir.Genellemeler görsel ve sessel öğeler olarak ''insan ile iletişim kurmayı ve etkileşim''içine girmeyi sağlıyor.

Görsel öğeler,insanın belirli görsel kalıplarda hareket etmesi sağlayarak onların ''kullanıcı için'' anlaşılabilir olmasını sağlıyor.''Kadınlar uzun saçlıdır,vücutlarındaki tüyleri alırlar,makyaj yaparlar etek giyerler;erkekler kısa saçlıdır,sakal /bıyık bırakırlar,pantalon giyerler ekseriyetle vücut kıllarını almazlar.Görsel standartlar önemlidir.Pembe eteği ve harley davidson botları ile sokakta yürüyen bir erkek görürseniz ortada bir sorun olduğunu anlarsınız aynı sorun kaytan bıyıkları ile yanınızdan geçen bir kadın olduğunda da geçerlidir.Belirli kalıplara koyuluyorsunuz,bu kalıplara uygun davrandığınızda toplum tarafından yapılandırılmış kimliğinizi kazanıyorsunuz.

Görsel kalıpların benzerleri davranışsal olarakta geçerli,Kadın böyle erkek böyle davranır,çocuklar yada küçükler böyle davranır.Belirlenen kalıbın dışına çıkarsanız toplumsal kontrol mekanizmaları devreye girer ve sizi kalıba geri tıkar.Akşam  eve biraz geç kaldığı için hırpalanan çok kadın vardır ama erkekler bundan muhaf tutulurlar.Güneş gökyüzündeyken insanların sevişemeyeceğine dair gizli bir inanç var diye düşünmüşümdür hep.Annenizin eve geçe 3'te aşırı alkollü olarak geldiğini hayal edin sonrada babanıza  iki tokat attığını.Bu aşağılık davranışını affetmek için daha sonra babanızın ofisine çiçekler gönderdiğini ve ona pırlanta bir bileklik aldığını.Biçilen roller için davranışsal ve görsel kalıpların olmadığını söyleyebilir misiniz?

Görsel ve işitsel ara zaman içinde toplum tarafıdan bize  yüklediğinde insanların  pekçok farklı yanlarını ortak bir kotada eritmiş oluruz daha doğru bir ifade ile farklılıkları artık görmeyiz onlara ait genellemeler ile hareket ederiz.İnsan arayüz ile öznelliğini yitirerek nesnelleşir,arayüz onu diğerlerinden ayıran özellikleri ortadan kaldırır onu sıradan ve basit biri yapar,böylece artık bizim tarafımızdan anlaşılabilir.

  Milyonlarca yıllık evrim sonucu ortaya çıkan yeryüzündeki en gelişmiş olmasa bile en akıllı varlık? olma potansiyeline sahip insan,toplumsal tarafından sıradanlaştırılır,toplumsal kendi deneyimleri sonucu oluşturduğu değerler yapısına(kültür) göre insanı yeniden tanımlar.İşte sen kimsin? sorusunu cevabı toplumsal tarafından insanın anlaşılması için oluşturulan bu arayüze bağlı olarak verilir.

Toplumun üyesine karşısındakinin kim olduğu sorulduğunda kapsamlı genellemelerden başlayarak onu tanımlar,

Erkek/kadın,genç/yaşlı,uzun/kısa,sarışın/esmer,mavi gözlü/kahverengi gözlü,,zayıf/kilolu vs.vs

Onunla ilgili nesnel öğelere nesnel olmayan ve kişisel tarihi ile ilgili öğeleride ekler;iyi/kötü,konuşkan/suskun,akıllı/aptal,inançlı/inançsız,sinirli/sakin vs vs.

Sonuçta toplumsal arayüzün genellemeleri ile bağdaştırılmış bir ''sen'' tanımı karşı tarafın zihninde ortaya çıkar ve bu şekilde seni adresler.Sen kendini günlerce durmadan anlatabilecekken o seni kendi kimliklendirmesinin arkasında artık görmemektedir.

''1950'lerde Amerika'da  bir zenci''. cümlesi sanırım bu arayüzün nasıl çalıştığını anlatmaya yeter,içinde yaşadığımız toplumun belli kesimlerinde ''Alevi'' yada ''Kürt'' olduğunuzda da aynı durum geçerlidir.Bazı bölgelerde ''kadın'' olmanız toplumsal arayüz tarafından tanımlanmanız için yeterlidir.

Gecenin 2'sinde ıssız sokakta mini elbiseli bir kadın gördüğünüzde ne düşünürsünüz?Cinselliği vurgulayan iki kelime aynı cümlede ''kadın'' ve ''mini elbise'',aynı saatte boxer ile sokakta yürüyen bir erkek asla aynı tür düşünce reaksyonunu tetiklemez.

Kirli sakallı,eski püskü ve pis kıyafetli bir adam evinizin kapısında tur atıp duruyor.Aklınıza ilk ne gelir,adamcağızın okuldan çıkacak kızını beklediğimi yoksa birazdan evinize girerek hepinizin boğazını kesebilme ihtimali mi?

Tatildesiniz ve ıssız bir yerde bir grup yabancı ile karşılatınız bunların iskandinav olmasınımı istersiniz yoksa ortadoğu kökenli mi?Irkçı değilsiniz umarım?

Arayüzler bizim insanları gerçekten tanımamıza engel olur,bizi onları varsayımlaştırmaya zorlar.Gece ikide mini elbisesi ile sokakta yürüyen kadın arayüze göre ya fahişedir yada güneş battığı için kalkan sevişme yasağından faydalanmaya gidiyordur.Ama gerçekte mezuniyet balosundan evine dönen tıp öğrenciside olabilir.Pis kıyafetli adam arayüze göre potansiyel tehdittir,kızı ondan utanmasın diye onu okulun dışında bekleyen bir baba olamaz mı?İnsanların ırkları onları doğrudan  iyi yada kötü yapmaz,ama arayüz ırka,mezhebe ve aidiyet bağı bulunulan gruba göre bu anlam yüklemesini yapar.Bunun da ötesinden görsel ve işitsel referansları kullanarak ''gerçek olup olmadığını asla konrol etme gereği'' duymayacağımız genellemelere ulaşmamızı sağlar.

Takım elbiseli,muntazam tıraşlı,oldukça pahalı bir arabadan inen bir adam ''zengin''dir.Alelade bir t-shirt ve şortlu adam ise ''fakir'',Çember sakallı ve cüppeli bir adam gördüğünüzde şu nur yüzlünün elini öpeyim hissine kapılanınız var mı?Poposunun  hemen altında şort giyen mi yoksa tesettürlü bir kadın mı evli olmadıkları ile sevişmeme yasağına riayet ediyordur.Belden oturmalı beyaz gömlek giyen bir adam mı daha ahlaklıdır yoksa kareli bol kesim bir gömlek giyen adam mı?Gece 3'te whats apptan birileri ile yazışan eşiniz/sevgiliniz sizce ne yapıyor.Uykusu kaçmış ve arkadaşları ile küresel ısınma üzerine mi konuşuyor yoksa başka bir karşı cinsle fingirdeşiyor mu?Belinde silah olan takım elbiseli adam mafya üyesi mi?

Anlamamıza yardımcı olan şeyler aslında insanları bizim için anlaşılmazda yapıyor,kimse bizi gerçekten tanımıyor ve biz kimsenin gerçekte kim olduğunu bilmiyoruz.Varsayımsal bir gerçeklikte toplumsalın bize yüklediği arayüzler üzerinden onlara dair saçma sapan hayaller kuruyoruz sadece.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi