Ana içeriğe atla

DATA





''Herşey bir tekillikte gerçekleşir''


Özne,algıladığı dünya ile birlikte bir tekilliğin içindedir.Tekillik sıfır hacim,sonsuz yoğunluk olarak tanımlanabileceği gibi tüm olasılıkların toplamı olarakta düşünülebilir.Tıpkı bilincimizinde içinde bulunduğu bu varoluş hali gibi.Bizim var olarak kabul ettiğimiz herşey aslında ''varoluş'' olarak kabul ettiğimiz bu tekillikten başka birşey değildir.

Bilgi ile tekilliği bir arada düşündüğümüzde bilgininde bu tekilliğin içinde ortaya çıktığını bu tekilliğin dışındaki dış dünyanın bilinç için imkansız olduğu görülür.Bu nedenle data/veri gerçekleşen ve gerçekleşme potansiyeli taşıyan herşeyin bu tekillik dairesinin içinde bulunduğu gerçeği düşünülerek değerlendirilmeli ve anlamlandırılmalıdır.


Karşınızda yemyeşil bir ağaç olduğunu düşünün,binlerce yaprak yüzlerce dal kalın bir gövde.Bu ağaç sizce kaç parçadan oluşur.Maddenin atomlardan oluştuğunu biliyoruz.Ağacında bu atomların trilyonlarcasının bir araya gelerek oluşturduğu bir yapı olduğunu.Ama bizim gördüğümüz ve anlamlandırdığımız ağaç,o ağacın kendisi değil, biz sadece ağacın izdüşümünün bilgisine sahibiz.Bununda ötesinde bir ''gerçeklik idealinin izdüşümü''.

Veri; madde adını verdiğimiz şeyin etkileşimi temel anlamda ''töz''deki dalgalanmalar ile oluşan dizinsel farktır.

Veri aktarımı bir iletişim türüdür,veri parçacıkları belirli kanallar aracılığı ile kaynaktan/sujeden alıcıya/özneye taşınır.Veri parçacıkları içinde bulunduğumuz varoluş içinde mutlak biçimde ''dalgalar'' halinde yayılır.Alıcının kendisine ulaşan veri parçacıklarını belirli kurallara göre bir araya getirmesi ile veri;Verilerin belirli kurallar ile ilişkilendirilmesi ile bilgi oluşur.

Nesnenin Anlamı

Buradaki esas sorun ''veri parçacığının''  nerede oluştuğudur?Yemyeşil bir çam ağacına bakıyorsunuz.Sizin ağaç olarak anlamlandırdığınız izdüşümü aslında atomlara çarpan fotonların belirli frekanslarda gözünüze ulaşması ile oluşan elektiriksel sinyalin bilişsel sisteminiz tarafından anlamlandırılmasından ibaret.Tıpkı digital bir yayın gibi belirli bir kanaldan iletilen kodlar bir çeviricide anlamlı hale getiriliyor.

Özneye ulaşan her bir data parçacığı, fotonun çam ağacını oluşturan atomların elektronları ile etkileşime girdiği an oluşuyor.
Foton ile elektronun ışık hızına yakın hızlarda oluşan bu etkileşimi sonucu oluşan değişim ''veri'' adını verdiğimiz olguyu meydana getiriyor.foton üzerinde alıcıya ulaşan bu değişim bilgisinin taşındığı yüksek hızlı taşınma kanalı yüksek hızı sebebi ile alıcını tabi olduğu zaman akış hızından farklı bir hızda gerçekleşiyor.Bu durum kuantum fiziğindeki gözlemci/çökme etkisini oluşturuyor.Biz bulunduğumuz zaman akış hızı nedeni ile ağaçta bulunan elektron ile etkileşime giren foton parçacığının  belirli bir yol kat ederek dolayısı ile belirli bir zaman geçirerek bize ulaştığını görüyoruz oysa ışık hızına  yakın bir hızda hareket eden foton için elektron ile etkileşime girmesi ve alıcıya ulaşması arasında zaman farkı o kadar küçük ki aynı anın içinde gerçekleşiyormuş etkisi yaratıyor işte tam bu sebeple biz gözlemi yaptığımız an gerçekleşen çökme etkileşim anına etki ediyor.Biz fotonun belirli bir yoldan geçerek bize ulaştığını gözlemin gerçekleştiği an bu yolu geriye doğru değiştirdiğini düşünüyoruz oysa foton için hepsi aynı an içinde gerçekleşen tek bir olaydan ibaret.(Çift yarık deneyi)

Foton burada bu veri parçacığını taşıyan bir araca dönüşüyor.Fotonlar o kadar çok sayıda veri parçacığını özneye taşıyorlar ki özne bunları tek tek işlemek yerine sınıflandırıyor.Çünkü veri parçacıkları gruplandırılmadıkları zaman özne için anlamsız bir haldedirler.

Aynı hava moleküllerinin titreşmesi ile oluşan ses gibi çok çeşitli sayıda oluşan veri parçacıkları pekçok frekanstan özneye doğru yol alıyor.Öznenin zaman içinde yaptığı şey bunları önem derecelerine göre dikkate alarak anlamlandırmak.

Madde etkileşimi ile oluşan verinin büyük bölümü herhangi bir özne tarafından anlamlandırılamadan değişime uğuruyor.Çok daha doğru bir ifade ile tüm varoluş aslında tek bir özneden oluşuyor.Bu öznenin algı sınırının dışındaki tüm bilgi anlamsız bir halde bulunuyor.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi