Ana içeriğe atla

DALGA,MUTLULUK & MASAL

''Mutluluk,devrimdir''

''Abidin DİNO''


Mutluluk ''Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşmaktan duyulan kıvanç durumu,ongunluk,kut,saadet''

Mutlu olma durumu insan için bir ''ödüllendirme mekanizması''dır.İnsan kurguladığı bir amaca ulaştığında yada kendisinin genel beklentilerine uygun şartlar içine girdiğinde melatonin,serotonin ve endorfin hormonlarının çeşitli kombinasyonları  ile bir tatmin ve iç denge durumuna girer.Bu ''geçici'' iç denge durumu mutluluk olarak tanımlanır,beklenti ve tatmin büyüklüğüne göre çok farklı şiddetlerde gerçekleşebilir,Şiddeti genlik olarak tanımlanabilir ve genellikle beklentinin büyüklüğü ile doğru orantılıdır.


Dalga dolayısı ile mutluluk sürekli kılınamaz,salınım sıklığı yani frekansı arttırılabilir.Masalların aksine ''ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşadılar '' cümlesi gerçek hayatı tanımlamaktan çok uzaktır.Dalga boyu dalganın maksimumları arasında gittiği mesafeyi tanımlar ki sözkonusu tanımlama ''mutsuz'' olma halinide içine alır.Mutluluk ve mutsuzluktaki bu süreksizliğin sebebi ''içinde bulunulan duruma karşı'' geliştirilen toleranstır.''Alışma'' olarak tanımlanabilirse de genel olarak içinde bulunulan durumun (mutluluk/mutsuzluk) şiddetinde yaşanan düşmedir.İnsan bir süre sonra sözkonusu duruma karşı olan duyarlılığını kaybetmekte hormonel denge sağlanarak vücut ''normale'' dönmektedir.

Masalın sonunda aşıklar kavuştuğu zaman ,hansel ile gratel evlerine döndükleri zaman elbette ki mutlu olacaklardır,cüceler prensesin uyanmasına çok sevineceklerdir.Ancak masal her zaman dalganın tepe noktasında son bulur.Aşıklar normal hayatlarına ,hansel ile gratel oyun oynamaya devam edeceklerdir.Cüceler prensesten önce olduğu gibi odun kesmeye devam edeceklerdir.Bir zamanlar kendilerini sevinçten havalara uçuran olaylar zaman geçtikçe ''normalleşecek''tir.

Aynı şey mutsuzluk içinde geçerlidir,Kavuşamayan aşıklar,eve dönemeyen çocuklar yada prensesi uyandıramayan cücelerde bu durumlara karşı tolerans geliştirerek bir süre sonra ''normal'' hayatlarına geri döneceklerdir.

Normal hayat enerji akışının minimum düzeyde olduğu hayattır,çünkü evren yapısı gereği herşeyi en düşük enerji durumuna çekme eğilimindedir.Dalganın (mutluluğun yada mutsuzluğun) ortaya çıkabilmesi için normalin üstünde bir enerji akışı ortaya çıkmalıdır.Bunu tek yolu mevcut şartların hızlı bir şekilde değişmesidir,yani hiç kimse mevcut şartları koruyarak dalgalanmanın frekansını ve şiddetini arttıramaz.Bu sebeple muhafazakar ve değişime kapalı toplumlarda ''insanlar genel olarak'' mutsuzdurlar,çünkü toplumun üyeleri mevcut şartlara göre tolerans geliştirmişlerdir,günlükl hayat içinde gerçekleşen herşey artık ''alışkanlık'' olarak tanımlanmaktadır.İnsan içinde aynı durum sözkonusudur aynı evde oturarak,aynı işe giderek,aynı yerde yaşayarak yada aynı insanı severek kimse sürekli mutlu olamaz.Çünkü metabolizma varoluşu gereği ortaya çıkan durum için tolerans geliştirir ve alışkanlık kazanır.Sözonusu durumu ekonomide ''marjinal fayda'' kavramı ile açıklanır ve fayda ''optimum noktasına'' kadar arttıktan sonra gerilemeye başlar,Hansel ve gratel masalı devam etseydi eğer ilk başlarda heyecanla anlatılan kurtulma hikayesinin zamanla önemsizleştiğini görecektik.Cam ayakkabı yardımı ile sevgilisine kavuşan prens ile külkedisi arasındaki kavgalara yada restleşmelere tanık olacaktık.İnsana dönüşen pinokyo'nun şikayetlerini dinleyecektik.

İnsanoğlunun bugün peşinden koştuğu ömrünün sonuna kadar mutluluk kavramı insanların mutsuz olmasını  en önemli sebebi halini almıştır.Her zaman mutlu olma kavramı ''gerçekte varolmayan bir ideayı'' sembolize eder;Bu varolmayan duruma asla ulaşamayan insan bir tatminsizlik ve mutsuzluk döngüsü içerisine girer.Günümüz insanı ''idealar evreninde'' yaşamakta gerçekte varolmayan durumları arzulamakta ve bu durumlar için beklenti içine girmektedir.Amacına ulaşamayan yada beklentilerini gerçekleyemeyen insan ''küçük şeylerle'' geçici mutluluklar yaşasada asla frekansı ve şidddeti arttıramamaktadır.Kendini ''güvende tutma'' arzusu ile oluşan dışa ve değişime kapalılık durumunun bir sonucu olarakta onu mutlu edecek ''dalga'' asla ortaya çıkmamaktadır.

İnsanın kendini güvende hissettiği ''düşük enerji akışı'' monoton bir hayat yaşanmasını sebebini oluşturur ve monotonluk ''normallik'' sağlar.Hiçbir normal mutlu olamaz.Mutluluk devrimdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi