Ana içeriğe atla

ROBOT

''Robot,otonom veya önceden programlanmış görevleri yerine getiren elektro-mekanik cihaz''






''Robot duyargaları (sensör) ile çevresini algılayan, algıladıklarını yorumlayan, bunun sonucunda karar alan (yapay zeka), karar sonucuna göre davranan, eylem olarak hareket organlarını çalıştıran veya durduran bir aygıttır.''Vikipedi

Birinin İsaac Asimov'un ''3 robot yasası''na uymadığını,canlılığa son verebilecek donanıma ve yazılıma sahip bir robot yarattığını düşünelim.Bu robot sahip olduğu duyargalar ile çevresini algılıyor,bu algıları yorumluyor ve bu yorumlara uygun olarak karar alıyor ancak bu robot Asimov yasalarının aksine ''insan merkezli '' değil,robotun yazılımı eğer ''çıkarlarına/faydasına hizmet ediyorsa'' canlılığı sona erdirme potansiyelinin kullanımıda içermekte,yani adam öldürebilir bir robot.

Robot adam öldürme amacı ile yaratılmadıysa da,varoluşunun bir gereği olarak yerine getirdiği görevleri esnasında ''öldürme gereksinimi'' duyduğunda bunu ''yapabilir'' olarak dizayn edilmiş halde.

Esas soru şu bu robot çıkarlarına uygun olarak gördüğü bir duruma istinaden cinayet işlediğinde bu cinayetin sorumlusu kimdir?Robot mu?Yoksa onun yaratıcısı mı?

Kişisel /bireysel çıkarını koruma prensibi ile programlanmış bir robot ''çıkarların uygun '' biçimde davrandığında ve bu davranış diğerlerine zarar verdiğinde bu zararın ortaya çıkmasına sebep olan programına uygun olarak davranan robot mudur ?Yoksa buna o potansiyeli kazandıran yaratıcısı mı?

İmkan sınırını oluşturan programcı robotun bu sınır dahilinde haraket etmesi halinde bundan sorumlu değil midir?

İlerleyen yıllarda bir robot, insanın bu gezegen dolayısı ile kendisi için bir tehdit oluşturduğuna karar verir ve o insanı öldürürse bunun için yargılanıp cezalandırılacak mıdır?Yoksa onu bu sonuca götürecek logaritmaları oluşturan kişi mi bu cinayetten sorumlu tutulacaktır.

Yaratılmış olan programı dahilinde bulunan bir şeyi yaptığı için sorumlu tutulup buna karşılık olarak cezalandırılabilir mi?Yaratıcı yarattığının yaptıklarından sorumlu olmayabilir mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi