Ana içeriğe atla

BEZ BEBEKLER

''Aslında kimseyi tanımayız;Onlar içlerini varsayımlarımızla doldurduğumuz bez bebeklerimizdir sadece''





    Bir ''şey''e ait sahip olduğumuz algı ,o şeyin bizdeki imajını oluşturur bu tamamiyle kişisel bir etiketlemedir.İnsan bebeklik döneminden itibaren biriktirmeye başladığı ve içsel dünya modelini şekillendirdiği deneyimleriyle karşılaştığı herşey hakkında bir yargı ortaya koyar.Bunun sebebi onu içsel dünya modeline eklemenin tek yolunun bu olmasıdır.Karşılaştığı herşeyi etiketler ve modelde uygun olan yere yerleştirir.Bu etiketleme kimi zaman geçmiş deneyimlere dayanırken kimi zaman tamamen varsayımsaldır.

Kırmızı bir çilek gördüğünde ,geçmiş deneyimleri ona çileğin ''tatlı''  olduğunu söyler ve çilek ''tatlı'' imajı ile içsel dünya modelinde yerini alır,çilek gerçekten tatlı mıdır?Bunun artık bir önemi yoktur o ''tatlı'' imajına sahiptir ve bu imajı ona yükleyen tarafından öyle olduğu varsayılmaktadır.

Nesnel durumlar hakkında yargılar ortaya koymak göreceli olarak nesnel olmayan durumlar hakkında yargılar ortaya koymaktan daha kolaydır.Deniz,güneş ve kumsal üçlüsünün etiketleri '' sıcak'' ve '''güzel'' dir,yada lapa lapa yağan bir kar manzarasının etiketi ''soğuk''tur.Kişi geçmişteki nesnel deneyimlerine dayanarak bu durumlar yada olgular hakkındaki yargısını ortaya koyar,ancak konu tamami ile nesnel olmayan şeylere geldiğinde etiketlemede ''varsayımsallık'' devreye girer.

Örneğin bir köpek nesnesiyle karşılaşan insan geçmişinde köpekle ilgili ''olumsuz'' bir deneyimi bulunmamasına rağmen kendisine dış dünya tarafından aktarılan ve kendisi tarafından da kabul edilmiş varsayımsal imajı kabul ederek ondan korkar.Kişinin ''köpek'' nesnesine karşı beslediği bu korkunun temeli deneyimsel değil varsayımsaldır.Bir insanda varayımsal olarak ''korku'' imajı yaratan ''köpek'' nesnesi başka bir insanda ''sevgi'' ve ''şevkat'' imajı yaratabilir.Tıpkı birinin ağzını sulandıran ''şeftali'' nesnesi ''şeftali fobisi'' olan başka bir insanda ona yüklenen imajı gereği kaçma yada sakınma davranışına sebep olabilir.

İçsel dünya modelinde nesneleri ve olayları öznel etiketlerle tasnif eden ve uygun gördüğü yere yerleştiren insan kendi türünden ilişki içinde bulunduğu yada bulunmadığı diğer insanlar içinde aynı şeyi yapar.

Bir insanı gördüğümüzde yaptığımız ilk şey ona ait görsel referansları geçmiş deneyimlerimiz ve içinde bulunduğumuz toplumdan edindiğimiz ''varsayımsal''bilgi ile etiketlemektir.

Boyuna,kilosuna göz,ten ve saç rengine ,yaptığı işe ,konuşma biçimine ,giydiği kıyafete ,el kol hareketlerine kısacacı ona ait algısal referansların tamamına göre etiketleme yaparız,bir yerde içi boş bir bez bebeğin içini varsayımlarımızla doldurmaya başlarız.

Bu kişi en yakın arkadaşımızda olabilir yolda gördüğümüz her hangi biride,dış görünüşünün altında ona ait bildiğimizi sandığımız herşey aslında kendi varsayımlarımızdır,onun hakkındaki öznel yorumumuzdur.Geçmiş deneyimlerimizde benzer görsel ve algısal özelliklere sahip olan kişiler hakkındaki deneyimlerimiz yada edindiğimiz ''varsayımsal bilgi'' olumlu ise bez bebeğimizin içini güzel şeylerle doldurmaya başlarız,yanında iyi zaman geçirdiğimiz hoşumuza giden davranışlar sergileyen daha doğrusu kişisel beklentilerimize uygun hareket eden bebeğin içini güzel şeyler ile doldururuz,hoşumuza gitmeyen şeyler yapan bebeklerin içini kötü şeylerle, onları devasa oyun alanımız olan içsel dünyamızda uygun gördüğümüz yerlere yerleştiririz.İyi olanlar yakın yerlere kötü olanlar uzak yerlere.Gerçekten kim olduklarını aslında ne düşündüklerini merak etmeyiz.

İnsan gibi çok kompleks bir yapının tam olarak anlaşılabilmesindeki zorluğun yanında bu yapının zaman içinde değer yargılarını değiştirmeside sözkonusudur,bu durum başkaları için geçerli olduğu kadar bizim içinde geçerlidir,Hayata ait deneyimlerimiz arttıkça olaylara bakış açımızda ve onları algılayış biçimimizde farklılıklar meydana gelir.İçsel oyun alanımız zamanla yeniden dizayn edilir.

İnsanın deneyimleri ve sahip olduğu varsayımsal bilgi arttıkça bez bebeklerin için daha kısa sürede doldurmaya başlar,çok küçük bir referans karşılaşılan kişi hakkında bir çok yargının ortaya çıkmasına sebep olur.Aslında yaptığımız şey kişiyi tanımak değildir ona ait imajı inşaa etmektir.Bu imaj bizim''O''kabulümüzdür artık.Bez bebek hazırdır ve oyun alanındaki yerini almak için beklemektedir.Bir süre sonra gerçek kişi ile bebek birbirinden ayrılır gerçek dünyada çok farklı şeyler olurken içsel oyun alanımızda bebeklerimizle çok farklı oyunlar oynayıp gerçek dünyadan bağımsız metaryallerle onların içlerini doldurmaya devam ederiz.

Yıllar önce gördüğümüz bugün o zamana göre çok farklı olan biri yada hakkında gerçekten çok az şey bildiğimiz başka biri için içleri tamamen farklı şeylerle doldurulmuş bebeklerimiz vardır bazen.İnsan tamamen kendi dizayn ettiği oyun alanında bebekleri ile o kadar mutludur ki gerçeği çok fazla umursamaz bu sayede haftada belki ayda bazen senede birkaç kere gördüğü insanlar en iyi arkadaşları olabilir yada sadece tatillerde gördüğü ailesi ile çok güzel zamanlar geçirebilir çünkü bu bebekleri içini güzel şeylerle doldurmuştur ve onları oyun alanında kendisine en yakın yerlere yerleştirmiştir boş kaldığında onlarla oynamaya devam etmektedir.''iyi'' olan bebeklerle oynamaya devam ettiği kadar ''kötü'' olan bebeklerlede oynamaya devam eder kötüyü gün geçtikçe daha kötü yapar daha uzağa taşır ne kadar kötü şey varsa içini onlarla tıka basa doldurur,oyununa devam eder.


Gerçek dünya ve iç dünya konsepti bir birinden bağımsız olarak yollarına devam ederler,insan zamanla eli daha maharetli bir bebek ustasına dönüşür,hayatına giren algısal olarak deneyimlediği her insan için bir bebek yapar,yıllar ona bu bebeklerin içini çabucak dolduracak beceriyi kazandırır bazen saçının renginden yada şeklinden yola çıkarak doldurur bebeğinin içini bazen konuşmasından etnik kökenine bakarak bir sürü bebek yapabilir,kıyafeti bile bir bebeğin içini dolduracak yeterli referansı verebilir ona .Zamanla insanları tanımak için soru sormayı bırakır onların gösterdiği değişimleri görmemek için gözlerini kapatır çünkü bebekleri anlamak kolaydır gerçek insanlarsa çok zor anlaşılır.Bez bebek ustası kendi oyun alanında, içini keyfine göre doldurduğu bebekleri ile mutludur,çevresindeki herkese davranışının ve tavrının altında boş zamanlarında bebekleri ile oynadığı oyunlar yatar aslında.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi