''Varoluş amacını merak eden insan,gözlerinin önünde akıp giden cevabı göremez''
Kafaları kurcalayan bir soru?Neden varım,varoluş amacım ne,ne yapmak için dünyaya geldim?
Bu soruya cevap vermek için soruyu öznellikten çıkarmamız gerekir,benim değil bizim.Peki 'Biz' kimiz?İnsanlar mı hayvanlar mı yoksa tüm canlılar mı?
İnsan ''gerçeği'' anlamlandırabilmek parçalara ayırsada gerçek tamamiyle bir bütündür,parçalanamaz.İnsanın bir amacı varsa veranda da bulunan sardunyalarında bir amacı vardır,bir köpeğin kuyruğunda yaşayan pirelerinde;Ve bu amaç ortaktır,tüm evrimsel süreçlerin ve mekanizmaların varolmasının sebebi bu amaçtır.''Canlı kalmak''
Ancak burda açıklık getirilmesi gereken konu bir hücrenin yada belirli özelliklere veya türe sahip bir organizmanın canlı kalması değil.Moleküler düzeyde evrimleşen ve zaman içinde daha iyiye ulaşan ''yaşam programı''nın devamının sağlanmasıdır.Bu programın kullandığı aktörlerin bir bakteri,bir tek hücreli ,bir dinazor yada bir lağım faresi olması hiçbir önem taşımaz.Canlılığın temel faktörlerinden biri olan ''Adaptasyon'' gereğince canlılık programı çevre şartlarına uyum sağlar yani mevcut çevre şartlarında ''en iyi şekilde'' hayatta kalabilecek ve sahip olduğu genetik metaryelleri sonraki nesillere aktara bilecek özellikteki canlıların ortaya çıkmasını sağlar.Bir dönemde canlılık programının seçtiği aktör dev cüsseli dinazorlarken bir dönemde herşeyi yiyebilen küçük memelilerdir.Güçlü aktörlerin sahnede olduğu dönemde bile işini şansa bırakmayan canlılık programı mümkün olan tüm potansiyelleri hazır biçimde bekletir.Mememliler,sürüngenler,böcekler ,mantarlar,bakteriler,virüsler hepsi çevre şartlarında meydana gelecek ani değişime en iyi uyum sağlayacak ve başrolü kapacak aktör olmak için kimi zaman figüran kimi zaman yardımcı rollerde bu uzun metrajlı filmin içinde kalmaya devam ederler.Günümüzde ve günümüzden önceki 100-150 bin yıllık zaman diliminde başrolde insan var gibi görünüyor.
Çevreye uyum sağlamanın ötesinde çevre şartlarını değiştirerek''canlılığın'' en gözde oyuncusu halinde şuan.Bu kendini beğenmiş aktör çevre üzerinde yarattığı tahribatla filmin kadrosunun bir kısmını saf dışı bıraktı bile.
Hala kendisine bir varoluş amacı arasa bile ''canlılık'' programını sürdürme görevini başarı ile yerine getiriyor,çevreye uyum konusunda sahip olduğu genetik metaryalleri sonraki nesillere başarı ile taşıyor,hatta öyle bir yere geldi ki etten ve kemikten olan yapısını metale çevirmenin kıyısında,evrim için büyük bir sıçrayış potansiyeline sahip görünüyor.
İnsan dünya üzerinde geçirdiği yüzbinlerce yıldır gözlerinin önünde duran cevabı görmekten aciz.Varoluşunun tek amacının bir sonraki nesli yaratmak kadar basit birşey olduğunu anlayamadı yada bu basitlik ona sıradanlığını hatılattığı için onu görmezden geliyor.Kendi ile ilgili çok büyük planları olsada milyarlarca yıllık canlılık continyumunun hatırı sayılmayacak derecece önemsiz bir üyesi.Doğacak üreyecek ve ölecek.Üremek onun bu dev organizasyona verebileceği tek ve yegane hizmet aslında.İnsanoğlu kendini abartıp doğa üstü roller biçsede bahçede toprak öğüten bir solucandan daha farklı bir amaç taşımıyor.Ancak türünün çok az bir mesubunun çevreyi anlama ve değiştirme potansiyellerini kullanarak ulaştıkları noktada,eti metale çeviren bir türün üyesi olma şerefine erişebilir belki.
Kafaları kurcalayan bir soru?Neden varım,varoluş amacım ne,ne yapmak için dünyaya geldim?
Bu soruya cevap vermek için soruyu öznellikten çıkarmamız gerekir,benim değil bizim.Peki 'Biz' kimiz?İnsanlar mı hayvanlar mı yoksa tüm canlılar mı?
İnsan ''gerçeği'' anlamlandırabilmek parçalara ayırsada gerçek tamamiyle bir bütündür,parçalanamaz.İnsanın bir amacı varsa veranda da bulunan sardunyalarında bir amacı vardır,bir köpeğin kuyruğunda yaşayan pirelerinde;Ve bu amaç ortaktır,tüm evrimsel süreçlerin ve mekanizmaların varolmasının sebebi bu amaçtır.''Canlı kalmak''
Ancak burda açıklık getirilmesi gereken konu bir hücrenin yada belirli özelliklere veya türe sahip bir organizmanın canlı kalması değil.Moleküler düzeyde evrimleşen ve zaman içinde daha iyiye ulaşan ''yaşam programı''nın devamının sağlanmasıdır.Bu programın kullandığı aktörlerin bir bakteri,bir tek hücreli ,bir dinazor yada bir lağım faresi olması hiçbir önem taşımaz.Canlılığın temel faktörlerinden biri olan ''Adaptasyon'' gereğince canlılık programı çevre şartlarına uyum sağlar yani mevcut çevre şartlarında ''en iyi şekilde'' hayatta kalabilecek ve sahip olduğu genetik metaryelleri sonraki nesillere aktara bilecek özellikteki canlıların ortaya çıkmasını sağlar.Bir dönemde canlılık programının seçtiği aktör dev cüsseli dinazorlarken bir dönemde herşeyi yiyebilen küçük memelilerdir.Güçlü aktörlerin sahnede olduğu dönemde bile işini şansa bırakmayan canlılık programı mümkün olan tüm potansiyelleri hazır biçimde bekletir.Mememliler,sürüngenler,böcekler ,mantarlar,bakteriler,virüsler hepsi çevre şartlarında meydana gelecek ani değişime en iyi uyum sağlayacak ve başrolü kapacak aktör olmak için kimi zaman figüran kimi zaman yardımcı rollerde bu uzun metrajlı filmin içinde kalmaya devam ederler.Günümüzde ve günümüzden önceki 100-150 bin yıllık zaman diliminde başrolde insan var gibi görünüyor.
Çevreye uyum sağlamanın ötesinde çevre şartlarını değiştirerek''canlılığın'' en gözde oyuncusu halinde şuan.Bu kendini beğenmiş aktör çevre üzerinde yarattığı tahribatla filmin kadrosunun bir kısmını saf dışı bıraktı bile.
Hala kendisine bir varoluş amacı arasa bile ''canlılık'' programını sürdürme görevini başarı ile yerine getiriyor,çevreye uyum konusunda sahip olduğu genetik metaryalleri sonraki nesillere başarı ile taşıyor,hatta öyle bir yere geldi ki etten ve kemikten olan yapısını metale çevirmenin kıyısında,evrim için büyük bir sıçrayış potansiyeline sahip görünüyor.
İnsan dünya üzerinde geçirdiği yüzbinlerce yıldır gözlerinin önünde duran cevabı görmekten aciz.Varoluşunun tek amacının bir sonraki nesli yaratmak kadar basit birşey olduğunu anlayamadı yada bu basitlik ona sıradanlığını hatılattığı için onu görmezden geliyor.Kendi ile ilgili çok büyük planları olsada milyarlarca yıllık canlılık continyumunun hatırı sayılmayacak derecece önemsiz bir üyesi.Doğacak üreyecek ve ölecek.Üremek onun bu dev organizasyona verebileceği tek ve yegane hizmet aslında.İnsanoğlu kendini abartıp doğa üstü roller biçsede bahçede toprak öğüten bir solucandan daha farklı bir amaç taşımıyor.Ancak türünün çok az bir mesubunun çevreyi anlama ve değiştirme potansiyellerini kullanarak ulaştıkları noktada,eti metale çeviren bir türün üyesi olma şerefine erişebilir belki.
Yorumlar
Yorum Gönder