Ana içeriğe atla

ME&WE

''Ben,az iki kişiyim''






    Birşeyi düşündüğünüzde farkındalığına eriştiğimiz ''olgu'' geçmişimiz ve içinde bulunduğumuz halin etkileşiminden oluşmakta.Bir ''şey'' hakkındaki geçmiş tecrübelerimiz kadar mevcut zamanda o ''şeyi'' deneyimlerken içinde bulunduğumuz iç ve dış etkenlere bağlı psikofizyolojik durumumuz anlamlandırmamızın oturduğu temeli oluşturmakta.

Obje/Olay : Güneş
Durum 1:Çok sıcak bir yaz günü çok ağır bir eşya taşıyorsunuz.
Durum 2:Çok sıcak bir yaz günü sahilde güneşleniyorsunuz.

Anlam 1:Rahatsız edici
Anlam 2.Konfor sağlayıcı


Obje/Olay:Bebek ağlaması
Durum 1:Sizin olmayan bir çocuk ağlıyor
Durum 2.Sizin çocuğunuz ağlıyor.


Anlam 1:Rahatsız edici
Anlam 2:Endişe verici

Güneş hakkında iki kaynaktan bilgi sağlarız,bunlardan biri kişsel deneyimlerimiz ikincisi ise bize aktarılan bilgidir.Bu iki kaynaktan sağladığımız bilgi beynimizdeki nöral bağlantılar aracılığı ile kayıt altına alınır.Güneş'i deneyimlediğimiz an çinde bulunduğumuz durum ile ilgili en yakın nöral bağlantılar aktif hale gelir.Yani denizin dibindeki harika bir kumsalda uzanan biri için güneş anı kumsalda ağır bir yük taşıyan kişi ile aynı anlama gelmez.Aynı yerde bulunan iki kişinin psikofizyolojik durumları birbirinden farklıdır,bu sebeple tetiklenen nöral bağlantılarda birbirinden farklı olur ve iki ayrı anlam durumu deneyimi ortaya çıkar.Aynı kişi için bile farklı durumlarda farklı anlam deneyimleri sözkonusudur.Soğuk bir içecek yaz sıcağında harika bir deneyim durumu oluştururken aynı içecek soğuk bir kış gününde rahatsız edici yada farklı bir deneyim durumu oluşturacaktır.İçsel mental hal ve dış etkiler ile oluşan hormonel denge kişinin dış dünyayı anlamlandırmasını farklılaştırır.Bu denge pek çok farklı değişkene bağlı olması sebebi ile sürekli değişkenlik gösterir.Aynı kişinin aynı durum için farklı zaman dilimlerindeki anlam deneyimi  ne kadar yakın olsada birbirinden farklı olarak gerçekleşecektir.Çünkü kişinin psikofizyolojik durumu asla bir önceki yada bir sonraki deneyim durumu ile aynı ''gerçekleşmeyecek''tir.

Kişilerin ''karakter'' adını verdiğimiz genel anlam değerlendirmelerinin eğilimini gösteren davranış/tutum biçimleri vardır.Bunların sebebi kişinin geçmiş deneyimleri sonucu sık olarak deneyimlediği olaylar karşısında benzer logaritmalar oluşturmasıdır.


Obje/Olay : Güneş

Durum 1:Çok sıcak bir yaz günü çok ağır bir eşya taşıyorsunuz.
Durum 2:Çok sıcak bir yaz günü sahilde güneşleniyorsunuz.

Kişi 1:Seyyar satıcı
Kişi 2:Tatil yapan bankacı

Kişi 1Anlam 1:Günlük bir rutin
Kişi 2 Anlam 1:Bu sıcakta güneşin altında yatmak çok anlamsız.

Kişi 2 Anlam 1:Rahatsız edici
Kişi2 Anlam 2.Konfor sağlayıcı


Seyyar satıcı geçmiş deneyimleri ve içinde bulunduğu duruma bağlı olarak mevcut olayı anlamlandırır,bu onun geçmiş deneyimleri ile oluşturduğu logaritmaların bir sonucudur.Seyyar satıcı işi gereği satış yapmak zorundadır ve bu zorunlulukta sınırları zorlayan hava koşulları dışındaki hava koşulları psikofizyolojik değerlerini yaptığı işe engel olmasını sağlayacak bir şekilde değişikliğe uğratmıyordur.Ama sözkonusu olan bir bankacı ise çok sıcak bir havada bir yük taşıma işi sözkonusu değerlerde ciddi değişikliklere sebep olacak.Yaptığı iş sonucu ortaya çıkan deneyim seyyar satıcının kinden çok farklı olacaktır.

Aynı kişinin yada farklı kişilerin olaylar sonucu yaşadıkları bu farklı anlam deneyimleri sonucu bu deneyimlerle farklı eğilimlere/karakterlere sahip olmuş farklı insanlar oluşur.

İnsan anne karnındaki ilk oluşumu itibari ile kalıtsal  olarak taşıdığı sisteni dışında boş bir levha/tabula rasa 'dan ibarettir.Anne karnında ilk deneyimlerini edinerek dünyaya gelir ve zaman içinde yaşanan olayların sonucu ortaya çıkan anlam deneyimlerini nöral sistemine kaydeder,her insanda farklı bir nöral kayıt oluşur.Olay karşısında tetiklenen nöral bağlantılar her insanda farklı olur.Limon kelimesi ile tetiklenen nöral bağlantı kimi insanda sarı renl ile ilgili iken kimi insanda ekşi bir tat ile ilgilidir.Aynı şekilde zaman içinde aynı kişide de farklı anlam deneyimleride ortaya çıkabilir.Hatta bu anlam deneyimleri aynı zaman dilimi içinde aynı kişi içinde farklılık gösterebilir.Kişi olay/obje karşısında birbirinden farklı anlam deneyimlerini aynı anda farklı ağırlıklarda deneyimleyebilir.İşte burada seçim devreye girer.Kişi aynı olay/obje sonucu ortaya çıkan anlam deneyimlerinden birini seçerek devam eder.Ancak öbür deneyim/deneyimleri ortadan kaldıramaz.İşte bu durumda ''Ben'' olgusunun altındaki ikinci kişi gün yüzüne çıkar.Ben kavramı her ne kadar birinci tekil şahısı nitelesede bu şahıs kendi içinde tekil değildir.Bir yada bir kaç kişiden yada kişilik yönünden oluşmaktadır.Psikolojide İD,EGO,SÜPEREGO kavramı ile açıklanan bu durum temel olarak psikofizyolojik durum ile çevresel şartların olay üzerindeki etkileşiminden ibarettir.

Kişi duruğan bilinç durumunda bile iki kişi arasındaki etkileşim hali içindedir.Düşünme dediğimiz şey içsel dil ve zihinde canlandırma yolu ile olmaktadır.İç dünyamızda en az iki kişi vardır ve bunlar iletişim halindedir.Bu iletişim bizim düşünme dediğimiz şeyi oluşturur.Fil'i gözünüzün önüne getirmeye çalışın,netlik taşımayan ve sürekli değişiklik gösteren bir fil yada filsel bir görüntü bilincinizde canlanır.fil bir mesajdır.Fili gören siz mesajı alan tarafsınız ama fil görüntüsünü gönderen başka bir siz daha var.Aynı şey kişinin bilincinde sürekli yaptığı konuşma içinde sözkonusudur,eğer dinliyorsanız dinleyen sizsiniz ama aynı zamanda konuşanda sizsiniz.

En az iki olarak düşündüğümüz bu kişilerin sayısı zamana ve duruma göre farklılık gösterebilirler.Çok farklı içsel durumlarda çok farklı sayılarda ''ben'' ortaya çıkabilir.

Ben dediğimiz kavram kesinlikle bir durağanlığı yada oturmuşluğu tanımlamaz.Ben zamana ve şartlara göre eğilimlerini/karakterini değiştirebilir.Spesifik olaylar için eğilimleri ile korelasyonu düşük anlamladırma deneyimleri yaşayabilir.Örneğin alkol glutamat  reseptörlerine bağlanarak beynin ödül mekanizmalarını tetikler,ortaya çıkan ve dış dünya ile bağlantısız bu ''mutluluk'' hali kişinin genel eğilimlerinden faklı hareket etmesine sebep olur.Aynı şekilde kişinin içinde bulunduğu durumlar sonucu değişen psikofizyolojik denge düzeyi dış etkenlerlere verilen tepkilerin zamana ve içinde buunulan hale göre farklılaşmasına sebep olur.


İnsan hayatı doğumla başlayan ve birbiri ardına eklenen noktalardan oluşur,bu noktaların her birindeki kişi bir önceki noktadaki kişiye benzesede asla aynı kişideğildir.Küçük değişiklikler zamanla çok büyük değişikliklere sebep olurlar.Aynı kişi için 20 yaşındaki ve 40 yaşındaki noktalardan örnekleme aldığımızda elimizde iki farklı insan olduğunu görürüz.Bu nedenle bizim bir kişi olarak tanımladığımız insan aslında zaman içinde çok farklı insanlara başkalaşım göstermiş bir contiyumdan ibarettir.






















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi