SETI (Search for Extra-Terrestrial Intelligence; Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması)
1971 Yılında Nasa tarafından başlatılan projenin amacı en özet hali ile dünya dışında bulunması muhtemel ''zeka''ya ait iletişim izlerinin araştırılmasıdır.
Çalışmanın bilim-kurgu yönüne bakılmaksızın odaklanması gerekilen kelime ise ''Intelligence'' ''Zeki/Akıllı'',yani SETI organizasyonunun aradığı şey doğrudan bir ''canlı formu'' değil ;algılayabilen,algıladığını anlamlandırabilen,öğrenme ve öğrendiğinden yararlanabilme kabiliyetlerine sahip adapte olabilen ve sorunlar karşısında çözüm geliştirebilen etkileşimli bir yapının izlerini bulmaya çalışıyorlar.
Bildiğimiz anlamda yaşama elverişli gezegenlerde oluşacak basit yada kompleks yapılı canlıların peşinde değiller,bir mars ineği,bir jupiter terliksisi yada bir satürn tavuğu aramıyorlar,anlayan,anlatan,uygulayan ,ifade edebilen ve teknolojisi ile evrende bir iz oluşturabilen varlıkları arıyorlar.Aslında bizim dünyada yaptığımız şeyi evrenin daha uzak noktaları için gelişmiş iletişim teknolojisi yardımı ile yapmaya çalışıyorlar.Binlerce ışık yılı uzaklıktaki bir gezegende Neolitik çağı yaşayan insansılar bulmaları onları çok mutlu etmeyecek gibi duruyor,en az kendileri kadar zeki bir oluşumun peşindeler hatta mümkünse daha zeki.
Halihazırda sahip olduğumuz gen teknolojisi ile mevcut canlı türlerinin yapılarını değiştirmekte ve onların yapay seçilim yolu ile dizayn edebilmekteyiz,klonlama yöntemi ile aynı dna dizilimine sahip birden fazla canlı üretebiliyoruz,aynı şekilde insan sağlığı ,hastalıkların tedavisi ve özellikle üroloji alanındaki gelişmeler sayesinde istediğimiz kadar/hatta istemediğimiz kadar ''insan'' üretebiliyor ve bunların uzun yıllar hayatta kalmalarını sağlayabiliyoruz,Tarım toplumuna geçişten önce 25 yıl olan ortalama insan ömrü günümüzde 85 yıl sınırını aşmış bulunuyor.1802'de 1 milyar olan dünya nüfusu bugün 7,3 milyarın üzerinde diğer canlı türlerinide dikkate aldığımızda elimizde yeteri kadar yaşam formu mevcut bu yüzden bizden 20 ışıkyılı ötedeki ''Gliese 581 d'' de bulunması muhtemel uzaylı su samurlarını görmek için trilyonlarca dolar harcamak fazla bir anlam taşımıyor,uzaylı su samurları kulağa oldukça ilginç gelsede medeniyetimiz için ciddi anlamda bir maliyet ve zaman kaybı,ilerlemek için ihtiyacımız olan şey bir vücut formu değil çünkü bir sıçrama yapmak ve insanlığa yüz belkide bin yıllar kazandırmak için belirli aşamaları geride bırakmış bir zihinsel yada bilişsel bir forma ihtiyacımız var.
Bugün yapay zeka'ya ve transhumanizme yapılan yatırımların temelinde zeka ve canlı yaşam formunun ayrık olarak varolabileceğini ,ve ancak bu varoluş sayesinde teknolojinin /uygarlığın bir sonraki aşamasına geçişin mümkün olduğunu savunan görüş bulunuyor,insanı sadece ''beden''/''biyolojik bir form'' olarak kabul eden görüş şuan popüler kültürü oluştursada gelecek için artık bir anlam ifade etmiyor,bundan yüzyıl yada çok daha kısa bir zaman sonra beden ve zihnin birbirinden ayrıştırılması kuvvetle muhtemel ;insan evrimin bir sonraki aşaması ''konakçılar''da yaşayan pazazitler yada logaritmalara dönüştürülmüş bilinçler şeklinde olabilir.
İnsanlık bugün bir cevabın eşiğinde,geçen milyarlarca yılda gerçekleşen evrimin bir ürünü olan bedenini geride bırakıp yoluna devam mı edecek yoksa bu bedenin içinde ''kaderine'' razı bir biçimde mavi gezegeninde küresel bir yokoluşu mu bekleyecek.
Biz bu cevabın erken çağlarındayız,beden sınırını aşmış türdeşlerimizi görmemiz pek muhtemel değil,ama soruya cevap vermek için tercih yapacakların arasındayız.Bir sonraki jenerasyonun evrileceği yönü belirleyecek olanlar bugün yeryüzünde gezinenlerden oluşuyor,işte SETİ projesi tam bu noktada bir ilham kaynağı,13,7 milyar ışık yılı büyüklüğündeki bir evrende ''insanlığı ileri götürmek için'' tıpkı bizim gibi ''zeki oluşumları''arıyorlar.Onlar mesajlarını uzak yıldız sistemlerine gönderirken biz türdeşlerimize gönderiyoruz,popüler kültürün bedenselliğinde sıkışmış ve insanlığın kendi ömrü ile sınırlı olduğunu düşünen pek zeki olmayan yaşam formlarının arasında ;evrimin bir sonraki adımında yanımızda olacak ''zeki oluşumların'' peşinden koşuyoruz.Başarı tıpkı SETI'de olduğu gibi ''kesin değil'' ömrümüzü hiç cevap alamayacağımız sorular sorarak yada asla bulamayacağımız cevapları arayarak geçiriyor olabiliriz,engin uzaydaki zekaya radyo sinyalleri ile ulaşmaya çalışan SETI projesinde olduğu gibi bizde sonsuz boşlukta sadece bir umuda tutunmuş kaşifleriz.
1971 Yılında Nasa tarafından başlatılan projenin amacı en özet hali ile dünya dışında bulunması muhtemel ''zeka''ya ait iletişim izlerinin araştırılmasıdır.
Çalışmanın bilim-kurgu yönüne bakılmaksızın odaklanması gerekilen kelime ise ''Intelligence'' ''Zeki/Akıllı'',yani SETI organizasyonunun aradığı şey doğrudan bir ''canlı formu'' değil ;algılayabilen,algıladığını anlamlandırabilen,öğrenme ve öğrendiğinden yararlanabilme kabiliyetlerine sahip adapte olabilen ve sorunlar karşısında çözüm geliştirebilen etkileşimli bir yapının izlerini bulmaya çalışıyorlar.
Bildiğimiz anlamda yaşama elverişli gezegenlerde oluşacak basit yada kompleks yapılı canlıların peşinde değiller,bir mars ineği,bir jupiter terliksisi yada bir satürn tavuğu aramıyorlar,anlayan,anlatan,uygulayan ,ifade edebilen ve teknolojisi ile evrende bir iz oluşturabilen varlıkları arıyorlar.Aslında bizim dünyada yaptığımız şeyi evrenin daha uzak noktaları için gelişmiş iletişim teknolojisi yardımı ile yapmaya çalışıyorlar.Binlerce ışık yılı uzaklıktaki bir gezegende Neolitik çağı yaşayan insansılar bulmaları onları çok mutlu etmeyecek gibi duruyor,en az kendileri kadar zeki bir oluşumun peşindeler hatta mümkünse daha zeki.
Halihazırda sahip olduğumuz gen teknolojisi ile mevcut canlı türlerinin yapılarını değiştirmekte ve onların yapay seçilim yolu ile dizayn edebilmekteyiz,klonlama yöntemi ile aynı dna dizilimine sahip birden fazla canlı üretebiliyoruz,aynı şekilde insan sağlığı ,hastalıkların tedavisi ve özellikle üroloji alanındaki gelişmeler sayesinde istediğimiz kadar/hatta istemediğimiz kadar ''insan'' üretebiliyor ve bunların uzun yıllar hayatta kalmalarını sağlayabiliyoruz,Tarım toplumuna geçişten önce 25 yıl olan ortalama insan ömrü günümüzde 85 yıl sınırını aşmış bulunuyor.1802'de 1 milyar olan dünya nüfusu bugün 7,3 milyarın üzerinde diğer canlı türlerinide dikkate aldığımızda elimizde yeteri kadar yaşam formu mevcut bu yüzden bizden 20 ışıkyılı ötedeki ''Gliese 581 d'' de bulunması muhtemel uzaylı su samurlarını görmek için trilyonlarca dolar harcamak fazla bir anlam taşımıyor,uzaylı su samurları kulağa oldukça ilginç gelsede medeniyetimiz için ciddi anlamda bir maliyet ve zaman kaybı,ilerlemek için ihtiyacımız olan şey bir vücut formu değil çünkü bir sıçrama yapmak ve insanlığa yüz belkide bin yıllar kazandırmak için belirli aşamaları geride bırakmış bir zihinsel yada bilişsel bir forma ihtiyacımız var.
Bugün yapay zeka'ya ve transhumanizme yapılan yatırımların temelinde zeka ve canlı yaşam formunun ayrık olarak varolabileceğini ,ve ancak bu varoluş sayesinde teknolojinin /uygarlığın bir sonraki aşamasına geçişin mümkün olduğunu savunan görüş bulunuyor,insanı sadece ''beden''/''biyolojik bir form'' olarak kabul eden görüş şuan popüler kültürü oluştursada gelecek için artık bir anlam ifade etmiyor,bundan yüzyıl yada çok daha kısa bir zaman sonra beden ve zihnin birbirinden ayrıştırılması kuvvetle muhtemel ;insan evrimin bir sonraki aşaması ''konakçılar''da yaşayan pazazitler yada logaritmalara dönüştürülmüş bilinçler şeklinde olabilir.
İnsanlık bugün bir cevabın eşiğinde,geçen milyarlarca yılda gerçekleşen evrimin bir ürünü olan bedenini geride bırakıp yoluna devam mı edecek yoksa bu bedenin içinde ''kaderine'' razı bir biçimde mavi gezegeninde küresel bir yokoluşu mu bekleyecek.
Biz bu cevabın erken çağlarındayız,beden sınırını aşmış türdeşlerimizi görmemiz pek muhtemel değil,ama soruya cevap vermek için tercih yapacakların arasındayız.Bir sonraki jenerasyonun evrileceği yönü belirleyecek olanlar bugün yeryüzünde gezinenlerden oluşuyor,işte SETİ projesi tam bu noktada bir ilham kaynağı,13,7 milyar ışık yılı büyüklüğündeki bir evrende ''insanlığı ileri götürmek için'' tıpkı bizim gibi ''zeki oluşumları''arıyorlar.Onlar mesajlarını uzak yıldız sistemlerine gönderirken biz türdeşlerimize gönderiyoruz,popüler kültürün bedenselliğinde sıkışmış ve insanlığın kendi ömrü ile sınırlı olduğunu düşünen pek zeki olmayan yaşam formlarının arasında ;evrimin bir sonraki adımında yanımızda olacak ''zeki oluşumların'' peşinden koşuyoruz.Başarı tıpkı SETI'de olduğu gibi ''kesin değil'' ömrümüzü hiç cevap alamayacağımız sorular sorarak yada asla bulamayacağımız cevapları arayarak geçiriyor olabiliriz,engin uzaydaki zekaya radyo sinyalleri ile ulaşmaya çalışan SETI projesinde olduğu gibi bizde sonsuz boşlukta sadece bir umuda tutunmuş kaşifleriz.
Yorumlar
Yorum Gönder