Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

WHAT / IF

''Neden, bay anderson neden? neden, neden bunu yapıyorsun? neden ayağa kalkıyorsun? neden dövüşmeye devam ediyorsun? varlığını devam ettirmekten öte başka bir şey için mi savaştığına inanıyorsun? bana bunun ne olduğunu söyleyebilir misin? bu özgürlük mü, yoksa doğruluk mu, belki de barıştır ha, sevgi olabilir mi? illüzyonlar bay anderson, algınızın yanılgıları. insan zekasının, anlamsız ve amaçsız varoluşunu meşrulaştırmak için denediği geçici idealler. ve bunların hepsi en az matrix kadar yapay. zaten sevgi gibi zavalli bir kavrami insan zekasi icad edebilirdi. bunu gorebilirsin, bu durumu kabullenmelisin bay anderson, bunu şimdi bilmelisin. kazanamasın, amaçsızca dövüşmeye devam etmenin hiçbir anlamı yok! neden, bay anderson, neden, ne den direniyorsun?'' Matrix revolutions'da yaşamın amacını son bulmak olarak tanımlayan ajan smith'in muhteşem tiradı. İnsan varlığının amacına yönelik hem bir sorgulama hemde bir saldırı. Neden?    Varoluşun ve o

İNSAN ÜRETME

 ''Mutlu bir yuva'' kurup, bir çocukla bu ''mutlu yuvayı'' taçlandırma bugün toplumları oluşturan bireylerin bir çoğunun en büyük hayali durumunda,ancak bu hayal insanlığın kabusuna dönüşmenin eşiğinde. Üretim sürecindeki amaç bir ihtiyacın arz-talep dengesi içinde mümkün olan en iyi biçimde karşılanmasıdır,insanlık devamlılığı ve gelişimi için insan üretimi yapmak zorundadır ancak üretim süreçlerinde olduğu gibi insanında değerli olabilmesi yani üretilme süreci sonunda en yüksek faydayı sağlayabilmesi için zaman içinde talebe en uygun özelliklere kavuşturulmuş olması gerekir. İnsanlığın erken dönemlerinde insan doğal seçilim kurallarına tabi olarak çevresel şartlara gösterebildiği uyumla doğru orantılı olarak üreme şansına sahip olabiliyordu,mevcut şartlara başarılı/faydalı olan ebeveynler genetik miraslarını sonraki nesillere aktarma şansına sahiptiler.Bu durum en ilkel biçimde ''güçlü olanın'' hayatta kalması şeklindeydi.Anc

ÖLÜMÜN MANTIĞI

 ' 'Çünkü o ölüm uykularında    Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından     Ne düşler görebilir insan,düşünmeli bunu''                                     William Shakespeare        Ç ok klasik olarak canlılığın son buluşu,daha ileri bir aşamada canlılık programı tarafından korunan bilginin devamlılığını kaybetmesi,bir sonra ki an varolmama durumu.    Özne tarafından bakıldığında ölüm,tıpkı zamanın durması gibi anlamsızdır,ölüm anından sonra bilgiyi yorumlama süreci son bulur,artık türü ne olursa olsun bilgi organizma tarafından oluşturulan bilinç tarafından yorumlanamaz,çünkü bilincin varlığı son bulmuştur.Bu sebeple öldüğünüzde bunun üzerine düşünemeyecek ve öldüğünüz için üzülemeyeceksinizdir. Özne için anlamsız olan ölüm diğer bilinçli kabul edilen nesneler için anlam içerir,bir adam öldüğünde bunun için üzülecek olan kişi, olay her ne kadar kendi başına geliyor olsada o''adam'' değil onun varlık bilgisine sahip bilinçli nesnelerd

ZAMAN DURMASI

       Zamanın durması tasviri genel olarak ''hareketsizlik'' ile yapılır,insanın böyle bir durumu kurgulamasıda aynı şekildedir.Zaman durdugunda herşeyin duracağı öngörülür. Herşey durduğunda biz bunu nasıl bilebiliriz. Zaman okunun  herhangi bir yöne akmadığı durumda tüm hareketin son bulması gerekir,bu son bulma bilgiyide içerir.Hiç bir kanal üzerinde hareket edemeyen bilgi objeden sujeye ulaşamayacaktır.Suje zamanın durduğu dönemi hiçbir şekilde anlamlandıramayacaktır. Yani zaman durduğunda özne bunun bilgisine sahip olamaz. Duran zaman özne için anlamsız olması sebebi ile onun tarafından algılanamaz.Öznenin algıladığı şey sadece devamlılık olacaktır. Zamanın şu an durduğunu ve yüzbin yıl sonra(varsayımsal olarak)tekrar akmaya başladığını düşündüğünüzde siz herhangi bir değişime tanık olmayacaksınızdır.Zamanın durduğunu bile anlamadan -yüzbinyıl sonraki- an'a geçiş yapacaksınız. Şuan bile zaman her an arasında binlerce yıllık boşluklar verer

BAŞLANGIÇ

   Sınırların belirlenemezliği,   Bir olayın başladığı yer tam olarak neresidir?İki aracın birbiri ile çarpıştığı bir tarfik kazası düşünün kazanın varoluş durumuna geçtiği an hangisidir,araçların birbirine fiziksel olarak temas ettikleri an mı yoksa fiziksel temasın artık kaçınılmaz duruma dönüştüğü an mı?Bunu şöylede düşünebilirsiniz bir uçak ne zaman düşer,yere çarptığında mı yoksa artık uçma kabiliyetini yitirdiğinde mi? Başlangıç olayın sonuçlarının kaçınılmaz olduğu bir pozisyonu tanımlamalıdır.Bu kaçınılmaz olan pozisyon aracın ilk üretildiği anıda içermez mi? Karşınızda yol kenarında bulunan bir elektirik direğine çarparak parçalanan ve içinde iki kişinin hayatını kaybettiği bir trafik kazası manzarası olsun.Bu kazanın başlangıcını aracı kullanan kişinin  kontrolü kaybettiği ve çarpışmanın kaçınılmaz olduğu nokta olarak mı kabul etmeliyiz yoksa zorunlu nedensellik bağı gözönüne alındığında kaza yapan aracın üretim bandından çıktığı an mı? Bu otomobil ür

HAL

   Sistemin,içinde bulunduğumuz varlık seviyesi için atomaltı programlama ile ortaya çıkmış etkileşim içine girilebilen evrenin,hiçbir değişiklik göstermemiş durumudur.Evreni oluşturan tüm nesnelerin birbirlerine göre durumlarını değiştirmediği böylece nesneler arası bir etkileşimin ortaya çıkmadığı varsayımsal durumdur. Varsayımsaldır,çünkü evrende bulunan nesnelerin tamamı birbirlerine göre farklı zaman çizgilerinde bulunurlar,her nesne diğerine göre farklı bir hareket sergiler.Hal nesnelerin kendi özgül hareketleri sırasında birbirlerine göre hiç değişimsiz bir durumda olduklarını varsayar. Gerçekte/Fenomen katmanda tüm nesneler devam eden ve hiç son bulmayan bir hareket halindedir.Bu sebeple birbilerine göre etkileşimsiz oldukları bir durum sözkonusu değildir.Sadece özneye göre etkileşimsizlik yada etkileşimsizlik varsayımı sözkonusudur.

FENOMEN

Varoluş katmanımız, Biz yada daha doğru bir tanımla ben ''fenomen'' içinde varoluruz.Fenomen numenden oluşmuş dünyamızda canlılık tarafından ötekileştirilmiş nesneler ve bu nesnelerin ilişkileri sonucu oluşturulmuş varsayımsal bir varlık alanıdır. Canlılık atomik düzeyde bir programdır,Moleküllerin belirli kurallar ile bir araya gelmesi sonucu oluşan ve bu bir araya gelişin oluşturduğu varlığı sürdürme amacı ile hareket eden bir hücreden yapılmış bir makinadır.Programın temeli içinde bulunduğu açık /yada kapalı sistemin bir sonraki halinde var halde bulunmaktır. Bu program ile ortaya çıkan her nesne aynı zamanda ''özne''dir. Özne,ortaya çıkan bilgiye karşı reaksiyon geliştirebilen bir varlıktır.Başarılı reaksion geliştirebilen özne sistemin bir sonraki halinde varlığını devam ettirebilir. Biz sistemin halden hale geçişi sırasında ortaya çıkan nesnel etkileşimlere doğru reaksiyonları geliştirebilen ve bu sayede sistem içinde belirli b

NUMEN

Varoluşu için özne ile etkileşime geçme ihtiyacı bulunmayan nesne. Tüm canlı varlıkların yeryüzünden yok olduğunu düşünün ,atomik düzeydeki canlılık programının yerküreden silinip gittiğini.Bugüne kadar ''yaratılmış'' olan tüm kavramların artık hiçbir anlam ifade etmediğini hatta anlamın artık olmadığı bir durumu.  Canlılık ve ondan kaynaklı bilinç seviyelerinin ortadan tümü ile yok olduğu, bu durumda geriye kalan şey ''numen''olacaktır.Hiçbir özne ile etkileşimi bulunmadan bir bütün olarak varoluş durumu içindeki numen.Çoğul değildir,ama aynı zamanda tekilde değildir.Onu tekil yada çoğul olarak niteleyebilecek hiçbir öte varlıkla ilişkisi bulunmamaktadır. Fenomen durumunda değildir,soyuttur,algılanamaz ve deneyimlenemez. Numen varlığı inkar edilemeyen varsayımsal bir nesnedir. Gerçekliğin kendisini oluşturan bu varlık,herşeyin başlangıcındaki ve herşeyin sonundaki bu nesne nedir? Numen ,canlılığa benzer bir biçimde ''