Ana içeriğe atla

2D



''Gördüğümüz şeyi,geçmişimizi ve geleceğe dair tüm beklentilerimizi kullanarak anlarız.Ve bunlarla bizden sonrakilere ''Bizi'' anlatacak izler bırakırız''





1 NOKTA

Uzayı oluşturan en,boy,yüksekliği ölçülemeyen ''algılanabilen'' en küçük ''varsayımsal'' birimdir.


2 DOĞRU

İki noktanın bir araya gelmesi ile oluşmuş tek yönlü ve yönü algılanabilen varsayımsal parçacık

3 ALAN

Noktalardan oluşmuş en ve boy olarak algılanabilen varsayımsal parçadır.


4 HACİM

En,boy ve yüksekliği algılanabilen varsayımsal parça


5 UZAY-ZAMAN

En,boy ve yüksekliği algılanabilen ve ard arda gerçekleşen her algılamada varlığını muhafaza eden varsayımsal olmayan parça.


İlk 3 tanımlamanın varsayımsal olmasının sebebi var oluş kabullerinin kurmaca olmasından dolayıdır.Evrende algılanabilen en küçük nokta diye birşey bulunmaz,bu tanımın yapılmasının sebebi birşeyi anlayabilmek için onu parçalarına ayırmamız gerekmesinden kaynaklanır.

Beyaz bir kağıdın üzerine küçük bir nokta koyduğunuzda aslında uzay zaman boytunda bir cisim oluşturusunuz noktayı oluşturduğunuz kalemden çıkan mürekkebin bir eni bir boyu ve bir yüksekliği vardır ve bu 3 boyutlu şekil siz onu oraya koyduktan sonraki her algılama girişiminde algılanacağı için bir zaman boyutu kazanmıştır.

Bizim algı alanımıza giren hiçbir varlık zaman boyutundan bağımsız yada zaman boyutsuz olamaz.
Sadece kurmaca varlıklar zamandan ve diğer boyutlardan bağımsız olabilirler.Ve tüm kurmaca varlıklar düşünce ile bağıl şekilde varolabilirler.


Bizim algıladığımız uzay 3 boyutu cisimlerin ardışık ve kararlı olarak varoluşları ile devamlılık gösterir.4 boyutlu şeyleri algılayabiliriz 3 yada 5 boyutlu şeyler bizim için yokturlar.Örneğin bir ''küp'ü düşünün onu düşünmeniz için bile en az 2 zaman diliminden varolduğunu kabul etmeniz gereklidir.

Bu yazıda 2D yada two dimension/iki boyut kavramını uzay zamanın bir birimlik zamandaki görüntülenmesi olarak ele alacağız.Bunu çevrenize baktığınız an gördüğünüz şey yada çekilen bir fotoğraf olarak düşünebilirsiniz.

Legolardan yaptığınız bir oyuncağın fotoğrafını çektiğinizi düşünün,Bu fotoğraftaki cisim gözlemci tarafından 3 boyutlu olarak algılanacaktır.Oysaki fotografta cismin 3 boyutlu oluşuna ait her hangi bir referans bulunmamaktadır.Ancak gözlemci şunu bilir ki ''2 boyutlu bir cisim yoktur''

Aynı şekilde bu kez bır fotograf değil bir resimden bahsedelim.Bir kağıdın üstüne bir üçgen cizdiniz.





Beyaz zemin üzerinde iki şerli olarak kesişen 3 doğru ve kırmızı bir leke vardır.Biz bunu ''üçgen'' olarak algılarız ortada iki boyutlu bir resim değil üçgen olgusunu referans veren bir sembol vardır.


Bu şekilde ''şeylerin'' algılanmasında onların uzay zamandaki varoluşları dışında geçmişte toplanan bilgiler sonucu oluşturulmuş referans dosyalarınının/conseplerin  etkili olduğunu görebiliriz.

Bir ''Şey''e ait uzay zamanın algılanması ile oluşan bilgi işlenirken içinde bulunulan zaman ile sınırlı kalınmamakta onun geçmişte edinilen bilgiler ile oluşturulmuş ''referans dosyası/concept''na bakılmaktadır.Ancak şeyin İdeası ona ait geçmişte edinilmiş bilgiler dışında varsayımsal bilgileride kapsamaktadır.

Üçgeni refere eden sembole baktığımızda geçmişte ''üçgen'' olgusu ile ilgili sahip olduğumuz bilgiler dışında herhangi bir kaynaktan gelmeyen tarafımızca oluşturulmuş ''kurmaca'' bilgileride kullanırız.


İşte bu kurmaca bilgiler sayesinde bu resmi anlamlandırabiliyoruz.

''MAGNUM OPUS;Sanat bilincin kendisini bir sembole dönüştürmesi,doğrusal anlatımı imkansız olanın varlığa yansıtılarak dolaylı yoldan farklı bilinçlere aktarılmasıdır.''



Resme baktığımızda ağaçların arasındaki yolda yürüyen iki kişi görüyoruz,daha detaylı çıkarımlarda şemsiye ve yerdeki parlaklıktan yağmurlu hava yorumu yapabileceğimiz gibi,kadın ve erkek olgusundan romantik bir yürüyüş çıkarımıda yapabiliriz.Oysa gerçekte olan şey sentetik boya ile oluşturulmuş lekelerdir.

Ancak şekillerden sağladığımız referanslar bizi uzay zamanda varolmamış kurmaca bir akışa götürür.

Resimde görülen herşey durağandır.Ancak kişilerin sırtlarının bize dönük oluşu ve yol onların yürüdükleri çıkarımına ulaşmamızı sağlar hiç yağmur damlası görmesekte yağmurun yağmakta olduğunu düşünürüz.Resimdeki lambalar sarı ve turuncunun tonları ile oluşturulmuş olsada onların ışık saçtığını varsayarız.Oysa resimde hiçbir foton hareketi yoktur.Ancak gerçek dünyada vardır.Gerçek dünyadan geçmişte edindiğimiz bilgiler ile oluşturduğumuz referans dosyamız bize lambaların ışık saçtığını söyler.Herşeyden önemlisi gerçekte bu resimdeki yer hiç varolmamıştır ve hiç varolmayacaktır.Oysa bu resme bakan her insan resimdeki bu yeri bilinç düzeyinde vareder,resim sadece bilinç düzeyinde yaratılan bu yeri refere eden bir semboldür.


Bir tanıdığınıza ait profil fotoğrafına baktığınızda onun bedeninden kopuk kafasını görmemenizin sebebi bilişsel yapınızda bulunan bu 4D dönüştürücünüzdür.

2D yani 4D nesnelerin birim zamandaki görüntülemelerine baktığınız zaman bilişsel sistemimiz bu 2D görüntülemeleri 4D /4 boyutlu ve anlamlı ''şey''lere çevirir.

Gögüs üstünden vücuttan ayrılmış bir kafa gerçek hayata insan üstünde korkunç etkilere sebep olabilecekken,2D halinde iken bize çok sevdiğimiz birini refereras verebilir.Hatta bu referans o kadar kuvvetlidir ki insanoğlu bu 2D görüntüyü kendi türünün kimliklendirmesinde yada birbirinden ayrıştırılmasında kullanmaktadır.

Dünyanın en ünlü tablosu MONALİSA ,kişinin en ayırd edici unsurlarını içeren bu vücut parçasını gösteren 2D bir görüntülemedir.

Biz bu 2D durağan görüntülemeleri alır ve ilgili referans dosyasına bakarız orada kişiye ait özel bir dosya varsa o dosyadaki bilgiler ile kişinin kurmaca bilgilerini bir araya getirir ve bir anlamlandırma yaparız.Hiç tanımadığımız birinin 2D görüntülemesine bakıyorken ise benzeşik dosyalara bakarak bir  çıkarımda bulunuruz.





Nesneden gelen bilgi bize ulaştığında bu nesneye ait geçici bir dosya oluştururuz,bu dosya nesnenin adreslemesini içerir.Daha sonra bu geçici nesne dosyasının içeriği içi referans dosyası ve kurmaca referans dosyalarından ''bilgi'' aktarımı yapılır.Bilinç bu bilgilerin birbiri ile uyumluluğunu denetler.

''NESNENİN ANLAMI;Nesne içinde bulunduğu çevre ve bilginin ulaştığı bilince göre anlamlandırılmaktadır.''


''AĞAÇ'' kelimesini duyduğunuzda bilinç bu ''Ağaç'' kelimesi için bir geçici dosya açar,daha sonra bu ağaç dosyası için geçmişte toplanan bilgiler ile oluşturulmuş referans dosyasına başvurur.Ancak zihinsel canlandırma için bu -öznel gerçekliğe-ait bilgiler yeterli olmaz,aslında hiç varolmayan/varolmayacak olan kurmaca ağaç referans dosyasına ait bilgilere ihtiyaç vardır.Zamandan ve kimliklemeden bağımsız olan bu bilgiler ağaç kelimesinin sembolize ettiği ağaç olgusunu zihinimizde canlandırmamızı sağlar.Tıpkı tanıdığımız birinin resmini gördüğümüzde onun bir parçasını değil onun yaşam içindeki tarihsel bütünlüğü ve ona karşı olan beklentilerimizi kullanarak bir anlamlandırma oluşturmamız gibi.

İnsan nesneleri algılayışı ve anlamlandırması sırasında bir yeniden kurgulama yapar,bu sayede 2 boyutlu nesneleri bir varsayımsallaştırılmış bir dört boyut içinde gerçeğe dayalı referansları kullanarak anlamlandırır.

Gördüğünüz şey bir çiçek,bir kafa,bir boya lekesi olsada tüm geçmişi ve geleceğe ait tüm beklentilerinizi kullanarak ona bir anlam veririsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi