Ana içeriğe atla

NESNENİN ANLAMI



Nesne etkileşim içine girmezse ''bilgi''akışı ortaya çıkmaz.

Etkileşim sahip olunan sensörlerin imkan verdiği sınırlar dahilinde algılanarak yorumlanabilir.

Görme;nesneye çarpan ışığın ''görüntü yorumlayıcılara'' bilgi sağlayan sensörlere ulaşması ile ortaya çıkan durumu tanımlar.

Işık nesneye ulaştığında bir bölümü nesne tarafından soğrulur,bir bölümü nesneden yansır ve bir bölümüde nesnenin saydanlık/opaklık oranı çerçevesinde içinden geçer.

Nesneye ulaşan ışık nesneyi oluşturan parçacıklar ile etkileşime girerek onların hızlarını arttırır,bu durum nesnenin ısısının artmasına sebep olur.
Etkileşim sonucu nesneden sensöre yansıyan ışığın frekans ve dalga boyu nesnenin yorumu sonucu ortaya çıkan rengi oluşturur.Nesnenin parçaları ile etkileşime geçtikten sonra yoluna devam eden ışık miktarı nesnenin saydamlığını belirler.Nesne parçacıkları ile etkileşime giren ışığın frekansı değişmez ancak dalga boyu azalır.


Elektromanyetik dalga  ve parçacık(foton) olarak hareket eden ışık,ışık kaynağında ortaya çıkar.Kaynakta ortaya çıkan doğrusal olarak hareket ederler.Bu hareketin hızı içinde hareket ettiği ortamın yapısına bağlıdır.Işıkla etkileşime girecek madde miktarı arttıkça ışığın dalga boyu azalır ve yavaşlar.Işık sadece boşlukta/vakumda 299,792,458 m/s hızla hareket etmektedir.

Nesneye ulaşan ışığın bir bölümü nesneden yansır,yansıyan bu ışık sensörler tarafından algılanır ve yorumlanır.Yorumlanan görüntü ışığın yüzeye çarptığı anki durumuna aittir.Çarpma ile sensöre ulaşma arasında geçen zamana ait bilgi kapasitenin ötesindedir yani imkan dairesi dışında bulunmaktadır.




Z=2 zamanında sensöre ulaşan bilgi  Nesnenin Z=1 bilgisidir.Z=2 zamanda nesneye çarpan ışık henüz sensöre ulaşmamıştır.

İnsan bu gecikmeden dolayı sürekli geçmişe bakmaktadır.


IK(z3)=N(z2)=S(z1)

Zaman bilginin akış hızını ifade eder,bilginin varlığı ile zaman oluşmaktadır.

Işık kaynağı için şimdiki yani sıfır zaman,Nesne için z-1 gelecek,Sensör için z-2 gelecek zamanı ifade eder.

Sensör için şimdiki zaman Işık kaynağı için z+2,Nesne için z+1 geçmiş zamandır.


Aynı şekilde ''ortaya çıkan'' bilgi belirli bir veri yolunu takip ederek onu algılayabilecek olan sensöre ulaşabilmektedir.Bu durumda  nesnenin girdiği etkileşim sonucu oluşan bilginin sensöre ulaşmak için geçirdiği aşama zamanı ve sensörün nesnenin güncel bilgisine uzaklığını oluşturmaktadır.

Bir nesne etkileşim haline girdiğinde(z1),çarpma anından önceki durumundan(z0)dan farklı bir durum içine girecektir.






 Sensör için geçerli olan z1 zamanında (sz1),bilginin aldığı yolun etkisi ile n1,n2,n3,n4 nesneleri için sensöre ve birbilerine göre farklı durumlar sözkonusu olacaktır.Anlamlandırmayı gerçekleştiren sensörün yaptığı yorum herbir nesnenin farklı zamandaki durumuna ilişkindir.

Gerçek hayatta görmekte olduğumuz dünya içinde herbir nesnenin farklı bir geçmişteki halini zihnimizde görürüz.

Bunun en net örneği gece gökyüzüne baktığınızda ortaya çıkmaktadır,aralarında milyonlarca hatta milyarlaca ışık yılı fark olan objeleri tek bir persfektif içinde görürsünüz.Size olan uzaklığı arttıkça bilginin kat etmesi gereken yolda artmakta,daha uzaktaki nesnelerin daha geçmişteki halleri şuanımızı oluşturmaktadır.

Aynı şekilde bilgiyi taşıyan yollar arasında da zamansal açıdan farklar oluşmaktadır.Gerçek hayatta çok hissetmesekte algılamakta olduğumuz ses ve görüntü arasında zamansal bir fark sözkonusudur.Biz ışıkla taşınan (sn 300.000km)bilgi ile görüp,ses ile taşınan (sn 340m) bilgi ile duyarız.Bunun sonucunda ses ve görüntü arasında bir senkron kayması yaşanır.Ama bu fark yakın algı alanındaki cisimler için o kadar küçüktür ki algı eşiğimizin altında kalır.Mesafe uzadıkça daha fark edilebilir hale gelir.Şimşek ve gökgürültüsü arasndaki zaman farkı buna en iyi örnektir.

Işık atom altı hareket sonucu oluşurken ses atom üstü bir hareketin sonucudur.Her ikiside oluştukları veri yolunu takip ederek merkezden çevreye doğru yayılırlar.Ses dalgası ve ışık dalgası.

Aynı şekilde bir nesnenin ısısıda onu oluşturan elektronların hızlarına bağlı olarak oluşur ve oluştuğu veri yolunu takip ederek yayılır.

Nesne bir kokuya sahipse bu moleküler düzeydedir,suda çözülebilen moleküller hava yolu ile taşınarak(genelde) onu algılayacak sensöre ulaştığında bilgi oluşur.

İnsan temel olarak 5 tip sensöre sahiptir.Ve beş sensörel yapıya farklı şekillerde bilgi taşınmaktadır.




Mevcut sensörler veri yollarında hareket eden bilgiyi algılamak üzerine evrimleşmişlerdir.Sensör bilgiyi algılar ve elektiriksel sinyale çevirir.Elektiriksel sinyal sinir sistemi boyunca ilerleyerek beynin ilgili merkezine ulaşır.Beyne ulaşan elektiriksel sinyal burada anlamlandırılır.

Anlamlandırma aşaması iki temel unsura dayanır,Hafıza ve psikofizyoloji

Hafıza kişinin hayatı boyunca edindiği bilgi için yaptığı depolamadır,ancak kişinin depoladığı bu bilgi kaydedilirken nesnel değil öznel olarak kaydedilmiştir.Aynı şekilde bilgi her geri çağrıldığında kişinin içinde bulunduğu şartların onda oluşturduğu psikofizyoloji bilginin tekrar yorumlanmasına sebep olur.

Bir uzak doğulu ile bir avrupalının ''çekirgeye'' bakış açısı farklıdır.Çekirge bir böcektir.Ancak bir uzak asyalı için gıda maddesi olan çekirge bir avrupalı için öldürülmesi gereken bir haşere olabilir.

Nesneden gelen bilgi aynı yolu izlese ve aynı şekilde işlensede bilgi tamami ile öznel olarak anlamlandırılır.Ve bu öznel anlamlandırmalardan oluşan bir hafızada saklanır.Her yeni bilgi bu hafıza yardımı ile tekrar anlamlandırılır.

İnsan yüksek oranda bilgi saklayıp bunu işleyebilmektedir.Ancak bunu tamami ile öznel olarak yapabilmektedir.Ayrıca nesneler içinde bulundukları çevreden farklı olarak anlamlandırılamazlar.

Bir elmayı,

Masada,dolapta,pazarda ve ağaçta görebilirsiniz.Her durumda ''gıda'' maddesidir.
Ancak masada yemeniz için size sunulmuşken,dolaptaki elma ileride yemek için saklanmaktadır.Pazarda ''satılmakta olan ticari bir mal '' konumundadır.Ağaçta gördüğünüz elma doğanın bir parçası olup mevye durumunda bulunmaktadır.

Nesne içinde bulunduğu çevre ve bilginin ulaştığı bilince göre anlamlandırılmaktadır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi