Ana içeriğe atla

FIGHT OR FLIGHT




''insan canını yakan şeyden kaçar,geçmişte olsa bile''


Tüm canlılar tehdit olarak algıladıkları şeyi etkisiz kılma eğlimindedirler,bu etkisiz kılma tehtidi ortadan kaldırma biçiminde olabileceği gibi tehditten uzaklaşma şeklinde de uygulanabilir.Temel amaç canlı için tehlike arz eden durumun ortaya çıkmasını önlemektir.


Canlı açık bir tehdit ile karşılaştığında yada tehlikeye ait bilgi kendisine ulaştığında bir karar verir kaçar yada savaşır.

Bu davranışın temel sebebi organizmayı tehdit eden şeyden kurtulmaktır.Bu tehdit biyolojik olabileceği gibi psikolojikte olabilir.Sevmediği bir kişi ile karşılaşan insanın onu bulunduğu ortama girmekten kaçınmasındaki temel sebep psikolojik durumuna karşı oluşan tehtidi ortadan kaldırmaktır.Bu temel olarak ''Acıdan (rahatsızlık veren konforu bozan durumdan) kaçınma'' eyleminin ifadesidir.Hoşunuza gitmeyen sizi rahatsız eden yada rahatsız edeceğini düşündüğünüz durumun içine girmekten uzak durursunuz.Fiziksel dünyada ortaya çıkan bu tip tehditlerden kurtulmak belirli bir yere kadar mümkünüdür.Ancak tehdit fiziksel dünyaya ait olmadığında,ve sizi rahatsız eden şey iç dünyanızda gerçekleştiğinde ne olur?

Kötü anılar insanı her zaman rahatsız eder,belirli simgeler dolayısı ile çağrıldıklarında bilinç seviyesine çıkan anılar mevcut konforunuzu bozar ve bir nevi acı kaynağına dönüşürler.Organizma bu tip bir tehdit ile karşılaştığında fiziksel dünya ile aynı davranışı sergileme eğlimi gösterir.

Eğer geri çağrılan anıya ilişkin bilgi deformasyona uygun bir şekilde ise onu deforme eder.Ve kabul edilebilir sınırlar içine çeker.

Örneğin okul yıllarında çok başarısız bir öğrenciydiniz ve bu sebeple okuyamadınız.Belirli bir dönem deformasyona uygun bir bilgi olmasada yıllar geçtikçe olayların yeniden yorumlanmasına bağlı olarak,aslında sizin başarısız bir öğrenci olmadığınızı ,öğretmenlerinizin sizi anlamadığını ebebeynlerinizin okumanız için gerekli çabayı göstermediğini düşünmeye başlarsınız.Başarısız bir öğrenci değil kötü bir eğitim sistemi ve ilgisiz ebebeynler vardır ortada.Aynı şekilde birşeyde başarısız olan/hata yapan insanların ağırlıklı olarak ilk yaptıkları şey hataya sebep olan şeyin kaynağını kendileri dışında aramalarıdır.


''Yaptım yaptım ama sor bir niye yaptım'' Şener Şen Banker Bilo


Her davranış daha önceki bir davranışın sonucudur,Hırsızlık yapan birini düşünün çaldığı mal ile yakalanıyor.Kişiye neden yaptığı sorulduğunda -çalışıp almak için çok beklemem gerekiyordu bu sebeple bende kısa yolu tercih ettim -diye bir cevap vermeyecektir.Onun yerine iş yok,çok fakirdik,onlar bizden çalıyor biz hakkımız olanı geri aldık gibi cevaplar vereceklerdir.

Evrensel hukuk sisteminde Robin Hood yasası gibi bir yasa bulunmaz,Hırsızlık suçtur çünkü kamu yararına aykırı bir davranıştır,İnsanlara yardım etmek ise kamu yararına bir davranış biçimidir.Olumlu olan olumsuz olanı ortadan kaldırmaz.Genel kabul görmüş mülkiyet kurallarını ihlal etmek için sosyal bir problem olan fakirliği bahane edemezsiniz.

Kişi başkaları ile görüştüğü için kıskandığı yada kendisinden ayrılmak isteyen eşini öldürmüş,neden öldürdüğü sorulduğunda -o benim malımdı başkaları ile paylaşmak istemedim-gibi bir cevap vermeyip namusu için öldürdüğü söyleyecektir.Yani yanlışı yapan kendisi değil karşısında öldürdüğü kişidir.Bu ve benzer sebepler ile toplumumuzda belirli bir suç işleyip hapisanede yatan kişilere ''Kader Mahkumu'' denilmektedir.İnsan bilerek ve isteyerek hırsızlık yapacak,cinayet işleyecek,adam yaralayacaktır ama tüm bunlar aslında ondan milonlarca yıl önce yazılmış ve onun değiştiremeyeceği bir senaryonun parçası olacaktır.

Kişini bu gerçeği deforme etme davranışında başarıya ulaşamazsa kötü olayı yok sayma eğlimi içine girecektir.Acıdan kaçınmanın en etkili yollarından biri kaçma davranışıdır.Geçmişte yaşadığınız kötü bir olayı genelde hatırlamak istemezsiniz hatta o kadar çok istemezsiniz ki onu olay zincirinden kesip atarsınız.Zihniniz bir yönetmen gibi davranarak kötü anılarınızı yada anılarınızın kötü kısımlarını montajda atar.Siz zaman ilerledikçe çok daha güzel bir filmi seyredersiniz.İçinde olduğunuz dönemde sizi o kadar da mutlu etmemiş şeyler zaman geçtikçe daha bir anlamlı daha bir güzel hale gelir sizin için.O günlere dönme arzusu ile yanıp tutuşmaya başlarsınız.

İnsanlar her zaman şunu tekrarlar ''eskiden böyle değildi'' ve '' eskiden herşey daha güzeldi'' ,bunu sebebi geçmiş yıllarda yaşadıkları şeylerin mükemmeliyetinden ziyade geçen zamanla birlikte anılarına ait hoş olmayan şeyleri yönetmen tarafından temizlenmesidir.İnsan geçmişi her zaman iyi hatırlayacaktır,çünkü anılarımız geçmişe ait acı veren hatıralardan ayıklanır.


Canlı olarak en büyük özelliğimiz sahip olduğumuz bilgiyi geleceğe taşıyabilmemizdir.Yarın uyandığımızda tüm biyolojik faaliyetimiz sorunsuz olarak devam ediyor olsa bile bildiğimiz herşeyi unutmuşsak varlığımızı devam ettirdiğimiz söyleyemeyiz.Aynı şekilde ölüm olarak nitelediğimiz şey bedenin faaliyetinin durmasından ziyade kişinin taşıdığı bilginin kaybolmasıdır.

Kişinin sahip olduğu tüm bilgiyi başka bir beyine manyetik olarak aktarabilecek teknolojiye sahip olduğumuzu düşünün size ait tüm bilgi ertesi gün yeni bir bedene aktarıldı.İki benden de tamamı ile  aynı hafızaya sahip duruma getirildi.Hangisi siz olursunuz?

Yada işleri çok zorlaştırmamak adına eski bedeniniz biyolojik canlılığını kaybetti ve gömüldü ama size ait tüm kayıt yeni bedeninizde siz ölümüsünüz yoksa dir mi?Siz bedenden mi oluşuyorsunuz yoksa bilgiden mi?

İşte canlılığın yada canlılığımızın en temel öğesi bizi gerçekten biz yapan bu bilgi aktarımıdır.Ve biz bu bilgiyi her an bir sonraki ana taşırız.

İşte bu taşıma esnasında bizi rahatsız eden kısımları yanımıza almamayı tercih ederiz.Zaman geçtikçe yüklerimizden bizi olumsuz etkileyen ağırlıklardan kurtuluruz.Sizi çok üzen bir olay düşünün üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra o olay sizi ilk günkü gibi rahatsız ediyor mu?Yoksa kötü bir anıya mı dönüştü.Ya onlarca yıl sonra hatırlamakta bile güçlük mü çekiyorsunuz.

Bu durum tıpkı yeni bir eve taşınmak gibi,her an eski evimizden çıkıp yeni bir eve yerleşiriz sevmediğimiz eşyaları mecbur değilsek çok yanımızda götürmek istemeyiz.Örneğin yemek takımınızı sevmiyorsunuz ama hepsini bırakıp gitmeniz mümkün değil önce bir sandalye sonra diğerini geride bırakırsınız eksilen sandalyenin yerine yeni bir sandalye,belirli sayıda taşınmadan sonra masanız geride kalır.Yeterince çok taşınır ve yeni eşyalar/anılar biriktiriseniz tüm evinizi yeniden dekore edebilirsiniz.Sevdiğiniz eşyalar sizinle kalır sevmedikleriniz gider.

Bu sırada birşey daha yaşanır hani o sevmediğiniz yemek takımınız vardıya ona ait fotoğraflar kalır elinizde ama hepsi bir elemeden geçmiştir.Sadece güzel çıktığı fotograflara bakarsınız artık.İnstagram filitreleri sayesinde gerçek hayatta görseniz tanıyamayacağınız insanların fotograflarında olduğu gibi.Bunun sebebi sizin geçmişte onun ne kadar güzel olduğunun farkına varamamanız değildir.Geçmişiniz sizi daha konforlu yaşatmak için zihniniz tarafından deformasyona uğratılmıştır.

Tam bir photoshop üstadı ile birlikte yaşamaktasınızdır aslında,İnsan zihnini bir tv kanalına benzetirsek bizim için çekilen filimlerde hep filitre kullanılmaktadır.Biz hep güzel şeyleri seyrederiz.Kötü birşey seyredeceğimiz zaman ise bu olabildiğince yumuşatılmakta yada sansür kurulunun engeline takılıp hiç yayına girmemektedir.
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi