Ana içeriğe atla

YARATICININ SORUMLULUĞU

Yaratıcı,ortaya çıkardığı bilince ''ortaya çıkış sebebini'' açıklamak zorundadır,varoluşsal köken bilinmezliği ''özgür irade ilizyonuna sebep olur.



     Yapay zeka araştırmalarımızın sonunda ''başarılı'' olduğumuz varsayımı ile düşünerek,Öz farkındalığa sahip,karar alabilen bir varlık yaratığımızı düşünelim.Bu varlık varoluşsal sorgulama aşamasına geldiğinde bize onu neden yarattığımızı soracaktır.Ona nasıl bir cevap verebiliriz.

Bu kadar varsayımsal bir soruyu cevaplamak oldukça zordur.Onun yerine sahip olduğumuz ''bilinçli varlık'' yaratma yeteneklerimizin varsayımsal değilde reel olan tarafını ele alalım.

İnsanlar gerekli biyolojik özelliklere sahipler ise genetik kopyalama/üreme  yetenekleri sayesinde ''bilinç sahibi varlıklar'' yaratabilirler.

Bir gün yarattığınız bu varlık yani çocuğunuz size '' onu neden yarattığınızı sorarsa buna cevap verebilir misiniz?

    İnsan iradesini varoluşundan sonra kazanır yani hiçbir insan kendi iradesi ile dünyaya gelmez,ancak bu iradeyi kazanmasının ardından yaptığı her eylem nedensellik ilkesine tabi olur.
Genel olarak belirli bir bilgi birikimine ve bunu işleme yeteneğine sahip olan türdeşlerimizin yaptıkları şeyin sonuçları hakkında ''bilgi'' sahibi olduklarını,ortaya koydukları irade sonucu ortaya çıkacak şeyin sorumluluğunu kabullenerek hareket ettiklerini düşünürüz.

Yani bizim bilincimiz dışındaki bilinçlerin özelliği bizim dahil olmadığımız nedensellik zincirleri oluşturabilmeleri ve ortaya koydukları eylemlerin sonuçları konusunda bilgi sahibi olmalarıdır.
Bugün temel olarak amacımız bizden daha fazla bilgiyi işleyebilen sistemlere bu bilgiden sonuçlar çıkarabilecek ve bu sonuçlar çerçevesinden eylemler ortaya koyabilecek bir irade kazandırabilmektir.Bu çalışmalarımızı teşvik eden temel neden ise ''insanın faydası''dır.Yani yeni bir tür bilinç oluşturmadaki amaç insanın ötesine ona daha fazla kazanım sağlamaktır.

Bilinçli varlık yaratma amacımızda bu faydacılık ilkesi ile mi hareket ederiz.Çocuk sahibi olanları büyük bir bölümü bu faydacı düşünce yapısına sahip değillerdir.Aslında hiçbir ideolojisi olmayan bir faaliyet içindedirler.Neden bilinçli bir varlık yaratıyorum sorusunu kendilerine hiç sormamışlardır.
Birgün çocukları kendilerine bu soruyu soracak olsa ona ne cevap verebilirler?

Cevap büyük ihtimalle ben anneni/babanı çok sevdim biçiminde olacaktır.Sorudan bağımsız bir cevap gibi görünsede aslında değil.
Sevdiğiniz insanı mutlu etmek istersiniz,bunun için ona seveceği hediyeler alırsınız.Bu tip hediyelerin temel mantığı kişiye güzel duygular yaşatmasıdır.Pırlanta bir bileklik,çiçekler,peluş bir ayı,canlı bir bebek.Bu hediye kişiye sorumluluk verir.Evcil hayvan beslemek gibi.Ona karşı sorumlu olur onunla iyi zaman geçirirsiniz.Üstüne üstlük kontrol sizdedir.Bu kategoriye giren herşey size ait birer oyuncaktır.Bu fanustaki bir balıkta olabilir,salonda yatan bir bebekte.Onu besler büyütürsünüz.
Bu faaliyet birköpekten bir çocuğa geldiğinde işin içine bilinç girer.Köpeğin aksine çocuk varoluş sebeplerini sorgular.Köpekler ölecek olmaları nedeni ile endişeye kapılmazlar ama insan kapılır.


Bilinçli olan her varlık yok olma korkusu ile varlığını sürdürmek zorundadır.Yok olma korkusunun temelinde varolma bilinci yatar.İşte yaratıcı bu soruya cevap vermek zorundadır.Herşeyi yarattığı şeye açıklamak.Birgün karşımıza çıkacak olan yapay zekayada öleceğini bile bile dünyaya getirdiğimiz küçük oğlumuzada aynı sorunun cevabını borçluyuzdur.Beni neden yarattın?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Usus,Fructus & Abusus

Tüm ''Ahlak''ın temeli ''MÜLKİYET''      Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen kurallar bütünü/ilkeler sistemine ''Ahlak'' adı verilir,Ahlak adı verilen ilkeler sistemi bir kültür yada bir grup tarafından genelleştirilir ve kanunlaştırılır.Ve bu kanunlar aracılığı ile grup üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bugün ''Genel Ahlak'' yada ''Toplumsal Ahlak'' adını verdiğimiz sistemlerin tamamı tek bir şey üstüne kuruludur.Mülkiyet hakkı. Mülkiyet,taşınır veya taşınmaz bir eşya üzerinde eşya sahibine kullanma,yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren ve hukuk düzeni sınırları içerisinde kullanılabilen mutlak ve ayni bir haktır,mutlak nitelikte olması nedeni ile herkese karşı ileri sürülebilir.Ve toplumsal ahlak kurallarının çıkış noktasını oluşturur. Topluma göre başkasına ait olan birşeyden izinsiz faydalanmak ''kötü''dür.Başkasına ait olan toplum taraf

DON KİŞOT

Üç kelime ile başlıyoruz:Rutin,heyecan,macera   Rutin,alışılagelen,sıradanlaşan detaylı bir ifade ile belirli sürelerde aynı yada çok benzer biçimde tekrar eden şeyler için kullanılır.Rutin bir ''güven'' ifadesi olmasının yanı sıra,gerçekleşen şeyin beklentiye uygun olarak meydana geldiğini ve meydana geleceğini ifade etme biçimidir. Rutin,''sürekli aynı biçimde tekrar etmesi'' nedeni ile insan üzerinde psikolojik yada fiziksel anlamda bir değişikliğe sebep olmamaktadır.Hayatı boyunca çok fazla uçak görmemiş bir  insan ile havaalanında çalışan kişinin içinde bulunduğu durum gibi,yada kulağına daha önce hiç küpe takmamış biri ile kulağına hergün küpe takan kişinin  durumlarında olduğu gibi. (kulağına ilk kez küpe takan birinde hem fiziksel olarak kulağının delinmesi gerekecek hemde psikolojik olarak daha önce yaşamadığı bir oluş içine girecektir.) Rutin,verdiği bu güven duygusunun yanında,belirli bir sürenin ardından mevcut duruma adaptasyondan

TOPLUMSAL BİLİNÇ PARÇACIĞI

''Bilinciniz sadece size ait değildir'' Özgür irade ilizyonunun conseptlere aktarımı,    Bizler,yani ben olarak tanımladığımız yapıların ''görece bağımsız'' bir biçimde otonom kararlar aldığı fikrine sahibizdir.Düşüncelerimizde özgür olduğumuzu kabul ederiz.Bunu yapabilmemizin en önemli sebebi bilincimizin çok parçalı bir yapıdan oluşmasıdır.Hatta bu çok parçalı yapı zamansal düzlemde çok katmanlı bir hale gelmektedir. Homo sapiens sapiens ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'',kendi özünden yarattığı şeye çıkıp bakabilme hali.Zihin dev bir kütüphane olarak tasvir edildiğinde  bilinç bu kütüphanede dolaşan bir ziyaretçi olarak düşünülmelidir.Bu sebeple bilinç kütüphaneye her seferinde ''benzer'' ama bir öncekinden farklı bir ziyaretçi olarak girmektedir.Bu durumda bilinç zamansal ve olgusal olarak farklılık göstermekte midir?Bunun ötesinde bu ziyaretçi ziyaretin ardından yok olup gitmekte ve yerini diğer zi